Pazartesi, Kasım 3, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mutlu Anne

Doğduğumuzda tanımlanan biyolojik bir cinsiyetimiz var; kadın ya da erkek. Biyolojik olarak başlayan kadın olma rolü, toplumsal rollerle şekillenmekte ve devam etmektedir. Kadının sosyal kimliklerinin oluşmasının şekillenmesinde rol alan diğer bir kavram ise anneliktir (Kurt & Özkan, 2023).

Kimisi için annelik hayatının yeniden şekillendiği mutlu bir yolculuk, kimisi için hayatının bittiği bir evre. Bu yazıda annelik ile mutluluk arasındaki ilişkiye bakacağız: Anne olmak mutlulukla ilişkili mi, yoksa mutluluğun önüne geçen sosyal bir statü mü?

Annelik ve Kadın Olma Deneyimi

Psikiyatr Welldon’a göre, kadın olmanın doğası anneliktir ve kadınlık bununla beslenir (Welldon, 2019). Annelik, doğum öncesi başlayan, gebelik süresince olgunlaşan ve ölünceye kadar devam eden bir süreçtir.

Anne olmaya hazır olmak, isteyerek çocuk sahibi olmak, anne ve bebek arasında pozitif bağ kurulmasını destekler (Özkan, 2010). Çünkü bir bebeğe sahip olmak demek, yeni sorumluluklara, yeni duygulara ve rollere hazır olmak demektir.

Bir insan için yenilik; korku, kaygı, hüzün, sevinç ve mutluluk gibi birçok duyguyu tetikleyebilir. Neye hazırsak ya da neyi istiyorsak, ona karşı duygumuz da doğal olarak şekillenir. Bütün olasılıkları dışarıda bıraktığımızda eğer anne olmayı istiyorsanız, bebek haberini sevinçle karşılarsınız. Ancak tam tersi bir durum söz konusuysa buna sevinmek zor olabilir.

Annelik doğum öncesi başlayan bir süreçtir; bu süreçte anne, karnındaki bebeğine ilişkin hayaller kurar, merak eder, gelişimini takip eder (Kurt & Özkan, 2023). Bebeğin doğumuyla birlikte bu süreci yürümeye, kendine bir yol çizmeye başlar.

Mutluluk ve Gebelik Süreci

Kadının annelik sürecinde yaşadığı mutluluk hali, anne-bebek ve aile ilişkileri açısından en önemli faktördür (Boz, Özçetin & Teskereci, 2018). Dolayısıyla gebelikteki süreçlerin sağlıklı yönetilmesi, annenin olumlu bir deneyim yaşamasına da büyük katkı sağlar.

Annelerin sosyal açıdan desteklenmesi, bu kısımda olumlu deneyimler için önemli bir yere sahiptir (Çakır & Siyahtaş, 2025). Kadınlar tüm yaşam deneyimleri boyunca en stresli zamanlarının ilk gebelik sırasında olduğunu belirtmişlerdir (Kaloğlu Binici & Köse Tuncer, 2020).

Bakıldığında, bu stresli dönemin rahat geçmesi doğum sonrasındaki mutluluk düzeylerini etkileyebilir. Hatta yapılan bir araştırmada, gebe kadınların gebelikten beklentisi, gebeliğe karşı hissettikleri mutlulukla ilişkili bulunmuştur (Navarro-Aresti ve ark., 2016).

Annelik Sürecinde Psikolojik Yük ve Destek İhtiyacı

Anneler, gebelik ve doğum sonrası dönemlerde zorlu olaylar yaşayabilir. Bu zorluklar çok boyutlu ve karmaşıktır; ancak destek mekanizmalarının, sosyalleşme alanlarının önemi burada öne çıkar. Bu destek, annelerin kendilerini daha iyi hissetmeleri için bir fırsattır.

Özellikle 0–3 yaş aralığındaki çocuklar, fizyolojik ve psikolojik olarak çok hızlı bir gelişim dönemindedir. Anneler bu dönemde hem daha fazla sorumluluk yüklenir hem de psikolojik anlamda fazlaca yük taşır (Çolak ve ark., 2021).

Anne ve çocuk arasındaki ilişkide annenin duygudurumu, çocuğun gelişim sürecini doğrudan etkiler. Uyku düzeninden fizyolojik gelişime, ruhsal dengeye kadar uzanan bu süreçte, anne iyi olursa çocuk da iyi olur.

Annenin destek alabilmesi, hem çocuğunu daha sağlıklı yönetmesine hem de kendi psikolojik iyilik halini korumasına katkı sağlar (Uslu, Özsaydı & Kabak, 2025).

Araştırmalardan Çıkarılan Sonuçlar

  • Gerçekten mutlu anne, mutlu çocuk demektir.

  • Gebelik, annelerin çoğu için en stresli dönemdir; bu zamanların nasıl geçtiği, doğum sonrası uyumlanma ve hem kendine hem bebeğine gerekli bakımı verebilme kapasitesiyle ilişkilidir.

  • Annelerin sosyalleşmesi, psikolojik destek alanlarının artması, mutluluk düzeylerinde anlamlı farklar yaratmaktadır.

  • Annenin kendi psikolojik sağlığını koruması, bebeğiyle arasında bir denge oluşturur ve dengede olan her şey daha iyi hissettirir.

  • Anneler kendilerine iyi bakabilmeli ki, çocuklarına da iyi bakım verebilsinler.

  • Annelerin mutluluğu, gebeliği istemekle, gebeliğe hazır olmakla ve sürecin daha az stresli geçmesiyle doğrudan ilişkilidir.

Kaynakça

  • Kurt, N., & Özkan, H. (2023). Annelik Rolü ve Mutluluk Düzeyi Arasındaki İlişki. YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 4(3), 335–343.

  • Welldon, E. (2001). Anne: Melek mi, Yosma mı? Anneliğin İdealleştirilmesi ve Alçaltılması. Ayrıntı Yayınları.

  • Özkan, H. (2010). Annelik Kimlik Gelişimi Eğitiminin Primiparların Annelik Rolü Kazanımına ve Bebeğin Algısına Etkisi. (Doktora tezi, Atatürk Üniversitesi).

  • Boz, İ., Özçetin, E., & Teskereci, G. (2018). İnfertilitede anne olma: kuramsal bir analiz. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 10(4), 506–521.

  • Aslan Çakır, M., & Siyahtaş, G. (2025). Gebelerde Doğum Öncesi Algılanan Stres ve Annelik Beklentileri Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi. Johesam Dergisi, 2: 39–45.

  • Kaloğlu Binici, D., & Köse Tuncer, S. (2020). Primipar ve multipar gebelerde algılanan stres ve etkileyen faktörlerin incelenmesi. Ebelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 3(3), 189–202.

  • Navarro-Aresti, L., Iraurgi, I., Iriarte, L., & Martínez-Pampliega, A. (2016). Maternal Antenatal Attachment Scale (MAAS): Adaptation to Spanish and Proposal for a Brief Version of 12 Items. Archives of Women’s Mental Health, 19, 95–103.

  • Uslu, Ö. S., Özsaydı, Ş., & Kabak, B. (2025). 0–3 Yaş çocuğu olan annelerin duygusal tepkiselliklerinin yaşadıkları boş engelleri ile ilişkisinin incelenmesi. Asya Studies, 9(33), 475–492.

Emine Mine İşler
Emine Mine İşler
Uzman Klinik Psikolog Emine Mine İşler, İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji lisans programını tamamladıktan sonra, Gelişim Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamlamıştır. Şu an doktora çalışmalarına hazırlık sürecindedir. Psikoloji alanındaki profesyonel yolculuğuna İstanbul'da başlayan İşler, iki yıl süren klinik deneyiminin ardından Bodrum’a yerleşmiş ve burada beş yılı aşkın süredir kendi kliniğinde hizmet vermektedir. Yetişkin, çocuk ve ergen bireylerin yanı sıra, çift ve aile terapisi alanlarında da aktif olarak çalışmaktadır. Terapi sürecinde bireyin ihtiyaçlarına göre çeşitli yaklaşımları harmanlayan Emine Mine İşler; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), Şema Terapi ve İlişki Pusulası Modeli gibi yaklaşımlardan faydalanmaktadır. Psikopatolojik durumlarla çalışırken bilimsel temellere dayalı, empatik ve bütüncül bir yaklaşımı benimsemektedir. Bireysel danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra, birçok seminere katılmış; okullarda öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de düzenlemiştir. Danışanlarıyla kurduğu güven temelli ilişki, onu sadece bir uzman değil; aynı zamanda süreci birlikte yürüyen bir yol arkadaşı haline getirir. "Sağlıklı bir zihin, sağlıklı bir psikoloji!" anlayışıyla bireylerin ruhsal iyi oluşunu desteklemeye ve her bir terapi sürecini özenle yürütmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar