Mükemmeliyetçilik, bireylerin belirli bir durumda kendilerinden ya da başkalarından olması gerekenden daha yüksek düzeyde performans göstermesini beklemesi ve mükemmel olmayan bir performansı kabul edememesi olarak tanımlanabilir (Hollander, 1965).
Mükemmeliyetçiliğin, kişinin hatalarıyla aşırı ilgilenmesine yol açan kısmı bireyler için zaman zaman oldukça zorlayıcı olabilmektedir. Kişi aslında kayda değer bir performans sergilediği hatta çok yüksek bir yüzdenin önünde olduğu zamanlarda dahi mükemmel olmadığı için suçluluk duyar. Başarısıyla mutlu olamaz hale gelir. Bu da zaman içinde bireyin sürekli kusur aramasına ve memnuniyetsizliğe yol açar.
Mükemmeliyetçilik yıllar içerisinde farklı eğilimler sergilemiştir. Kadınların beden algısına ilişkin mükemmellik ölçütleri bir baskı oluştururken zaman içerisinde iş hayatı da buna eklenmiştir. Kadından eş zamanlı olarak iyi bir anne, iyi bir iş kadını ve iyi bir eş olmasını beklemek omuzlarındaki yükü artırmıştır. Bir de yapısında mükemmeliyetçilik var ise kişilerin dönem dönem depresif eğilimler sergilemesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Erkekler için de durumun pek de farklı olduğu söylenemez. Modern dünyada çalışma, ev işleri, babalık rolleri, geniş aile desteğinin azalması ile birlikte erkeklerin üzerinde de oldukça büyük bir baskı oluşturur bir hal almıştır.
Mükemmeliyetçilik Neye Yol Açabilir?
Mükemmeliyetçilik yalnızca basit olarak en iyiyi istemek demek değildir. Aynı zamanda ciddi psikopatolojilerle de ilişkili bulunmuştur. Bunlardan bazısı mükemmeliyetçiliğin sosyal anksiyete (Newby ve ark. 2017), yeme bozuklukları (Rivière ve Doulliez 2017), bipolar bozukluk (Corry ve ark. 2013), obsesif-kompulsif bozukluk (Frost ve Steketee 1997, Moretz ve McKay 2009) olarak araştırmalar tarafından ortaya konmuştur.
Mükemmeliyetçi kişilerde en yaygın görülen psikopatolojiler ise depresyon ve anksiyetedir (Jensen ve ark. 2018, Gnilka ve Broda 2019).
Daha önce depresyon geçirdiyseniz ya da sınırına yaklaştıysanız; siz geçirmediyseniz bile çevrenizde depresyon tanısı almış birisi olduysa bu kişilerin sıklıkla kendilerini suçlama eğiliminde olduklarını görürsünüz. Ya hep ya hiç tarzı düşünürler, aşırı genelleme yaparlar, seçici soyutlama gibi düşünce hatalarında bulunurlar (Beck, 1979).
Seçici soyutlama hatasında kişi kendi başarısızlığını kendine mal ederken, başarısını tesadüflere bağlar. İşte bu düşünme tarzları mükemmeliyetçilik ile oldukça benzerlik göstermektedir. Mükemmeliyetçi kişiler deneyimleri veya kendileri hakkında iki uçta düşünürler. Ya başarılıdırlar ya da başarısız. Gri alana yer yoktur hayatlarında.
Hedefleri oldukça yüksek ve katıdır. Benlik saygıları için bu erişilmesi oldukça zor olan hedeflere ulaşmak zorunda olduklarını düşünürler.
Belirli bir noktaya kadar mükemmeli talep etmek aslında istendik ve anlaşılabilir bir olgudur. Çalışmak ve çabalamak için gereklidir de. Fakat bu mükemmeliyetçilik, sınırları zorladığında kişinin kendisi ile alakalı olumsuz değerlendirmeleri başlar. Başarısızlıklarında kendilerine çok acımasızca davranırlar. Yüksek standartları karşılayamadıklarında ciddi olumsuz psikolojik sonuçlarla yüzleşirler.
Mükemmeliyetçi tutum yalnızca kişinin kendisine karşı gelişmez, bazen ilişkilerinde de yıpratıcı olur. Özellikle partnerlerinden ve çocuklarından da aynı şekilde mükemmeliyetçi davranmasını isteyebilirler. İş hayatında ve akademik yaşamda zorluklar yaşayabilirler. Yeterince iyi olmadığını düşündüklerinden dolayı son teslim tarihlerine yetişemeyebilirler. İş arkadaşlarının yaptıkları işler onlara yeterli gelmeyebilir ve kendilerini bir anda onlarca sorumluluğun altında ezilmiş hissedebilirler.
Mükemmeliyetçilik Neden Olur?
Her alanda olduğu gibi çocukluk diyeceğim. “Yine mi?” dediğinizi duyar gibiyim.
Fakat elbette mükemmeliyetçiliğin temeli de çocuklukta atılıyor. Özellikle çocuk mükemmeliyetçi bir ebeveyne sahipse çocuğun da mükemmeliyetçi özellikler taşıması neredeyse kaçınılmaz oluyor.
Bunun yanında üstün yetenekli olan çocukların hem mizaç olarak hem de çocukluk deneyimlerinden kaynaklı daha mükemmeliyetçi davrandıklarını biliyoruz.
Bunlara ek olarak, toplumsal ve kültürel faktörler de etkilidir. Günümüz toplumunda başarı, üretkenlik ve en iyi olma hali sürekli övülür hale gelmiştir. “Konfor alanından çık” mottoları her yanımızı sarmış durumdadır. Fakat konfor alanı aslında bu kadar da gereksiz bir yer değildir.
Aksine, büyüme ve gelişme için güvende olma ihtiyacımızı karşılar. Toplum tarafından yüklenen bu baskılar bireylerin sağlıksız mükemmeliyetçilik şemalarını pekiştirir.
Son zamanlarda sosyal medyadan sürekli pompalanan modern başarı kriterleri, işleri “şampiyonlar liginde yarışma” durumuna getirmiştir. Tüm bunların yanında bireyin kişilik özelliklerinin de elbette büyük bir etkisi var. Kişi daha kaygıya yatkınsa ya da takıntıya meyilliyse bunlar da kişinin mükemmeliyetçiliğini beslemektedir.
Nasıl Başa Çıkabilirim?
Elbette mükemmeliyetçi kişiliğinizi dizginlemeye yardımcı olacak pek çok yol var.
Bunların başında psikoterapi gelmektedir. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve öz-şefkat odaklı terapiler, farkındalık ve kabul temelli (mindfulness) terapi ekolleri başta olmak üzere psikoterapi, mükemmeliyetçiliğinizin daha yaşanılabilir bir hal almasında etkilidir.
Bunun yanı sıra kendi kendinize yapabilecekleriniz arasında hedefler belirleme, öncelik listesi oluşturma, gerçekçi beklentiler geliştirme vardır. Ayrıca sosyal destek ve öz-şefkat çalışmak da işinizi kolaylaştırabilir.
Sonuç
Mükemmeliyetçilik, insanın doğasındaki her şey gibi yeterli olduğunda geliştirici ama aşırıya kaçtığında zarar verici olan bir özelliktir. Toplumun mükemmeliyetçilik baskısına kulak asmamak adına sosyal medya kullanımınızı bir süre kısıtlamanız etkili olabilir.
Bunun yanı sıra mükemmeliyetçiliğe yönelik okumalar yapmak bu konuda farkındalık sahibi olmanızı sağlar.
Eee, fark etmek de değişmek için gerekli ilk adım değil midir? Haydi bugün hayali beklentilerinizi gerçekçi beklentiler ile değiştirmekle işe başlayın. Kim bilir, belki işe yarar — denemeye değmez mi?
Referanslar
Beck AT, Rush AJ, Shaw BF, Emery G (1979) Cognitive Therapy of Depression. New York, Guilford Press.
Corry J, Green M, Roberts G, Frankland A, Wright A, Lau P et al. (2013) Anxiety, stress and perfectionism in bipolar disorder. J Affect Disord, 151:1016–1024.
Frost RO, Steketee G (1997) Perfectionism in obsessive-compulsive disorder patients. Behav Res Ther, 35:291-296.
Gnilka PB, Broda MD (2019) Multidimensional perfectionism, depression, and anxiety: Tests of a social support mediation model. Pers Individ Dif, 139:295-300.
Hollander MH (1965) Perfectionism. Compr Psychiatry, 6:94-103.
Jensen SN, Ivarsson, A, Fallby J, Dankers S, Elbe A (2018) Depression in Danish and Swedish elite football players and its relation to perfectionism and anxiety. Psychol Sport Exerc, 36:147–155.
Moretz MW, Mckay D (2009) The role of perfectionism in obsessive–compulsive symptoms: “Not just right” experiences and checking compulsions. J Anxiety Disord, 23:640–644.
Newby, J., Pitura, V. A., Penney, A. M., Klein, R. G., Flett, G. L. ve Hewitt, P. L. (2017). Neuroticism and perfectionism as predictors of social anxiety. Personality and Individual Differences, 106, 263-267.
Rivière J, Douilliez C (2017) Perfectionism, rumination, and gender are related to symptoms of eating disorders: A moderated mediation model. Pers Individ Dif, 116:63–68.