Sinema ve televizyon, psikolojik temaları işlerken çoğu zaman bilimsel gerçeklerden çok dramatik etkiyi ön plana çıkarır. Split (2016) ve Joker (2019) gibi yapımlar buna örnektir. Bu filmler izleyiciyi etkileyip düşündürür; ancak ruhsal bozuklukların klinik gerçekliğini doğru şekilde yansıtmakta çoğu zaman başarısız olurlar.
Peki, medyanın çizdiği bu sahne ile psikolojinin bilimsel verileri arasındaki fark nedir?
Medyada Ne Görüyoruz?
Araştırmalar, sinema ve televizyon yapımlarında ruhsal bozuklukların sıklıkla şiddet, öngörülemezlik ve tehlike kavramlarıyla ilişkilendirildiğini gösteriyor.
Örneğin Stout ve arkadaşlarının (2012) 41 filmde şizofreni temsillerini incelediği çalışmada, karakterlerin büyük kısmı saldırgan veya korkutucu biçimde sunulmuştur.
Benzer şekilde USC Annenberg (2021) raporu, popüler filmlerde ruhsal bozukluklara sahip karakterlerin hem az sayıda olduğunu hem de genellikle olumsuz stereotiplerle bağdaştırıldığını ortaya koymuştur.
Bu tür temsillerde belirtiler abartılır, nedenler yanlış sunulur, tedavi süreçleri ise ya yok sayılır ya da dramatik unsurlar uğruna karikatürize edilir.
Klinik Gerçek Nedir?
Bilimsel veriler, medyanın çizdiği bu tabloların gerçeklikten uzak olduğunu net biçimde göstermektedir:
-
Şiddet İlişkisi: Sanılanın aksine, şizofreni veya dissosiyatif kimlik bozukluğu gibi tanılara sahip bireyler çoğunlukla şiddetin faili değil, mağdurudur (Brand ve ark., 2016).
-
Yaygınlık: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her 4 kişiden 1’i yaşamı boyunca bir ruhsal bozukluk deneyimler. Ancak ekranda bu oran çok daha az ve çarpıtılmış biçimde yansıtılır (Pirkis ve ark., 2006).
-
Tedavi Gerçeği: Psikoterapi, ilaç tedavisi ve sosyal destek yaklaşımları sayesinde birçok kişi üretken, işlevsel bir yaşam sürdürebilir. Buna rağmen filmlerde genellikle “çözülmez” ya da “trajik son” anlatısı tercih edilir.
Yanlış Temsillerin Bedeli
Bu çarpıtılmış temsiller yalnızca bir sanat tercihi değildir; toplum üzerinde somut psikososyal etkiler yaratır:
-
Damgalama (Stigma): Ruhsal bozukluğu olan bireyler, tehlikeli veya “öteki” olarak algılanabilir.
-
Yardım Aramama Davranışı: Medyadaki yanlış temsiller, bireylerin terapi veya tedavi arayışını azaltır. “Ya bana deli derlerse?” düşüncesi yaygınlaşır (Pirkis ve ark., 2006).
-
İçselleştirilmiş Stigma: Ruhsal bozukluğu olan bireyler, medyada gördükleri olumsuz imgelerle özdeşleşebilir. Bu durum, özgüveni ve tedaviye uyumu zayıflatır.
Daha İyi Temsil Mümkün mü?
Doğru ve insancıl temsiller, damgalamayı azaltır ve empatiyi artırır. Peki, medya neler yapabilir?
-
Uzman Danışmanlığı: Senaryo yazım süreçlerinde psikolog ve psikiyatristlerden profesyonel görüş alınabilir.
-
Çeşitlilik Sunmak: Ruhsal bozukluğu olan karakterler yalnızca “kötü” ya da “zavallı” figürler olarak değil, çok boyutlu bireyler olarak işlenmelidir.
-
Tedavi Süreçlerini Göstermek: Terapi, iyileşme ve sosyal destek süreçleri gerçekçi biçimde aktarılmalıdır.
-
Şiddetle Bağdaştırmamak: Her ruhsal bozukluk temsilinin “tehlike” ile eşleştirilmesi, toplumsal algıyı zedeler.
Sonuç
Medya, ruh sağlığına dair toplumsal algıları şekillendirme gücüne sahip en etkili araçlardan biridir. Ancak bu güç sıklıkla korku, önyargı ve dramatizasyon için kullanılmaktadır.
Gerçek ise çok farklıdır: Ruhsal bozukluklar insan yaşamının doğal bir parçasıdır, tedavi edilebilir ve bu bireyler topluma katkı sunmaya devam ederler.
Sanatçılara, yönetmenlere ve izleyicilere düşen sorumluluk; bu farkı görüp doğru temsillerin peşinden gitmektir. Çünkü ekrandaki karakterler kurgu olabilir ama o etiketlerle yaşayan gerçek insanlar vardır.
Kaynakça
-
American Psychiatric Association. (2013). DSM-5.
-
Brand, B. L., Sar, V., Stavropoulos, P., & Krüger, C. (2016). Separating fact from fiction: An empirical examination of DID. Harvard Review of Psychiatry.
-
Pirkis, J., Blood, R. W., Francis, C., & McCallum, K. (2006). On-screen portrayals of mental illness. Journal of Health Communication.
-
Stout, P. A., Villegas, J., & Jennings, N. A. (2012). Portrayals of schizophrenia by entertainment media. Psychiatric Services.
-
USC Annenberg Inclusion Initiative. (2021). Media Misses the Mark on Mental Health Conditions.