Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Maskenin Ardındaki Benlik: Jung’un Arketipleri ve Bilinçdışı Semboller

Analitik Psikolojinin kurucusu olan Carl Gustav Jung, psikoloji bilimine birçok kuram ve kavram kazandırmış önemli bir psikiyatristtir. Temelde bilinç ve bilinç dışı düzeyler ile ilgili çalışmalar yürüten Jung, analitik psikoloji, kişisel bilinç dışı, kolektif bilinç dışı, arketipler (Persona, Gölge, Anima-Animus, Benlik), kompleksler ve bireyleşme gibi birçok kavram üzerine çalışmalar yürütmüştür (Kavut, 2020). Arketipler ve kolektif bilinç dışını merkeze alarak, rüya analizi ile ilgili yaptığı çalışmalarında rüyaların semboller aracılığıyla bilinç dışının sesi olduğunu vurgulamıştır. Bilinç dışı, arketipler, bireyleşme, rüya ve semboller kavramlarının detaylarına makalenin devamında yer verilmiştir.

Jung’cu Bakış Açısıyla Bilinç Dışı

Jung, bilinç dışını kişisel ve kolektif olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kişisel bilinç dışı, bilinç düzeyine ulaşamamış ve tamamen kişiye özgü tecrübelerden oluşan düzeyi oluşturur. Kolektif bilinçdışı ise farkındalık düzeyine ulaşamayan ve evrimsel bir yöne sahip, tüm insanlığa özgü psişik bir birikimi temsil eder (Çetin, 2010). Kolektif bilinç dışını evrimle ilişkilendiren Jung, arketiplerin de atalardan aktarılarak süregeldiğini savunur. Geçmiş yaşantılardan aktarılan kolektif bilinç dışının ve arketiplerin görünür hale geldiği yer ise rüyalardır. Rüyaların pozitif bir yönü olduğunu savunan Jung, insan gelişimi ve bireyleşmenin gerçekleşmesinde rüyalara önem atfetmektedir (Meier, 2022). Günlük yaşantıda bastırılan yönlerin kaybolmadığını ancak bilinç dışına itildiğini söyleyen Jung, bu yönleri “Gölge” arketipi ile ifade etmektedir.

Arketipler Nelerdir?

Arketip kavramını kolektif bilinç dışının içeriği olarak tanımlayan Jung, bilinç dışına işlenmiş bu bileşenlerin insanın düşünce ve hareketlerini istemsizce yönlendirdiğini savunmuştur (Kurtulay, 2017). Bireyin, günlük yaşantıda toplumun kabul gördüğü normlara uygun olarak dışarıya yansıttığı özelliklerini barındıran arketip “Persona” olarak tanımlanmaktadır. Persona, bireyin topluma uyum sağlayıp kabul görmesini sağlamakla birlikte hayatta kalmayı güçlendirmektedir. Bu yönüyle Persona kavramı toplum içerisinde takılan bir maske olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda Jung, Persona ile bütünleşmenin gerçek benliği bastırdığını da savunmaktadır.

Toplumun onay vermediği ve bireyin bastırdığı arzularını, düşüncelerini, davranışlarını ve tutkularını içerisine alan arketip ise “Gölge” olarak tanımlanmaktadır. Gölge arketipini bireyin “öteki ve vahşi” yanı olarak tanımlayan Jung, aynı zamanda bireyin bilinç dışına ittiği gölge yönlerinin rüyalar yoluyla ortaya çıktığını öne sürmektedir (Gülcan, 2020). Bireyin içinde bulunduğu toplumun kısıtlayıcılık seviyesi arttıkça gölgesinin de o derece büyük olduğu söylenmektedir. Bastırılan yönlerin bulunduğu Gölge, karanlık olmasının yanı sıra psikolojik gelişiminde anahtarıdır. Birey kendi içerisinde barındırdığı karanlık yönleriyle yüzleştikçe ve gerçek benliğinin gölge yanlarını kabul ettikçe gerçek özgürleşmenin tadına varacaktır.

Jung’a göre her birey içerisinde hem dişil hem de eril yönler ve nitelikler bulundurmaktadır. Erkeklerin içinde bulunan dişil yönleri “Anima”, kadınların içinde bulunan eril yönleri ise “Animus” olarak tanımlamıştır. Anima ve Animus arketiplerini psişenin tamamlayıcısı olarak tanımlayan Jung, aynı zamanda bu yönlerin en çok ikili ilişkilerde ortaya çıktığını söylemektedir (Erbekir ve Karaaziz, 2024). Bir erkeğin karşı cinse duyduğu ilginin, onun içsel dişil yönü olan Anima’dan; bir kadının karşı cinse duyduğu ilgi ise içsel eril yönü olan Animus’tan kaynaklandığını dile getirmektedir. Bireyin içindeki karşı cins yönleriyle dengede yaşaması gerektiğini savunan Jung, bu içsel dengeyi sağlamanın bireyleşme için son derece önemli olduğunu savunmaktadır.

Bütün arketiplerin birleştiği “Benlik” ise ruhsal bütünlüğü temsil etmektedir. Bireyleşme sürecini bir psikolojik gelişim süreci olarak tanımlayan Jung, bireyin sahip olduğu bütün yönlerini benimsemesi ve özümsemesiyle kendini tanıma sürecini gerçekleştireceğini savunmaktadır (Küçükhemek ve Serarslan, 2020). Bireyleşme, karşıtlıkların dengelenmesi, bilinç dışının bilinç düzeyi ile bağlantı kurması ve duygusal dürtüselliğin azalması ile gerçekleşmektedir.

Jung’cu Kuramda Rüya ve Semboller

Tarih boyunca rüyaları anlamlandırmaya ve açıklamaya olan ilgi her kültürde var olmuştur. Bu süreçte birçok düşünür ve araştırmacı rüyalar ve anlamları ile ilgili yaptığı çalışmalarla adından söz ettirmiştir. Bu isimlerden biri rüyalarla ilgili yaptığı çalışmalarıyla psikoloji alanına birçok yeni kavram ve kuram kazandıran Jung olmuştur. Jung, rüyaların kaynağını bilinç dışı olarak tanımlamakla birlikte rüyaları “ortak rüyalar, büyük rüyalar ve çocukluk dönemi rüyaları” olmak üzere üçe ayırmaktadır. Aynı zamanda rüyalarda bulunan sembollerin kaynağı olarak arketipleri görmektedir. Rüyaların birçok fonksiyonu olmakla birlikte Jung’a göre rüyaların en önemli fonksiyonlarından birisi “dengeleyici” olmasıdır. Bilinç ve bilinç dışı arasındaki dengenin rüyalar yoluyla kurulduğunu savunmuştur (Çetin, 2010).

Ortak rüyalar, rüyayı gören kişiye özel olan rüyalardır ve sadece rüyayı gören kişiyi ilgilendirmektedir. Büyük rüyalar sadece rüyayı gören kişiyi değil, rüyayı gören kişinin çevresinde bulunan insanları da ilgilendirmektedir. Hz. Yusuf’un görmüş olduğu rüya veya Eskimoların yaşamış olduğu rüya, büyük rüyalara örnek verilebilir (Katırcıoğlu, 2024). Jung, çocukluk dönemi rüyalarının 3-4 yaşlarında başladığını ve bu rüyaların evrensel bir boyutu olduğunu öne sürmüştür. Farklı zaman ve kültürlerde büyümüş olan çocukların rüyalarında birtakım benzerlikler olduğunu ve bu rüyaların daha belirgin semboller ve arketipler barındırdığını gözlemlemiştir. Bu semboller bilinç dışını ifade etmekle birlikte belirli bir anlam ifade eden imgesel ve sembolik işaretlerdir. Kolektif bilinç dışı ile bağlantılı olan bu semboller, çeşitli mitlerden semboller içererek bilinç dışını ifade etmektedir. Semboller, bireyin psikolojik dünyasını, duygularını, arzularını ve bastırdığı düşüncelerini anlamlandırmada bir araç görevi görür. Bilinç dışını anlamlandırma sürecinde rüyalarda bulunan sembolleri anlamlandırmaya çalışmak bireyin psişik dengesini sağlamasında önemli rol oynar (Aydın ve Karaaziz, 2023).

Kaynakça

  • Aydın, N. ve Karaaziz, M. (2023). Jungiyen analitik psikoloji kuramına göre rüyalar üzerinden vaka sunumu; düşlerin mesajı: Case report on dreams according to Jungian analytical psychology theory: Message of dreams. ISPEC International Journal of Social Sciences & Humanities, 7(3), 642-658.
  • Çetin, Ö. (2010). Jung psikolojisinde rüya. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 19(2), 249-269.
  • Erbekir, B., & Karaaziz, M. (2024). Jung perspektifinden maskülenlik. Pearson Journal, 8(29), 1591–1598. https://doi.org/10.5281/zenodo.13386467
  • Gülcan, C. (2020). Psikolojik tipler ve Jung psikolojisi üzerine bir değerlendirme. Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 12(23), 566-579. https://doi.org/10.38155/ksbd.685872
  • Katırcıoğlu, E. (2024). A compilation on the analysis of dreams from the Jungian perspective. IKSAD Journal, 9(35), 80–91. https://doi.org/10.5281/zenodo.13361381
  • Kavut, S. (2020). Carl Gustav Jung: Kavramları, kuramları ve düşünce yapısı üzerine bir inceleme. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6(2), 681-695. https://doi.org/10.46442/intjcss.620975
  • Kurultay, A. B. (2017). Arketipler: Markaların yeni anlam yaratıcıları. Global Media Journal TR Edition, 7(14), 352-370.
  • Küçükhemek, M., & Serarslan, M. (2016). Arketipsel eleştiri bağlamında Tender Mercies filminde bireyleşme. SineFilozofi, (2), 550-569. https://doi.org/10.31122/sinefilozofi.682594
  • Meier, C. A. (2022). Jung: Arketipler, rüyalar ve din. Lejand Kitap.
Dilber Hussein
Dilber Hussein
Dilber Husseın, 3.sınıf psikoloji öğrencisidir. Nöropsikoloji başta olmak üzere bilişsel psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarında yazılar yazan Husseın, psikoloji alanında edindiği bilgileri okuyucuyla buluşturmayı hedeflemektedir. Psikoloji alanına ilgi duyan bireyler için sade ve anlaşılır bir dille anlatımlar yapmayı ve okuyucunun kendisine dair farkındalıklar kazanmasına yardımcı olmayı amaç edinmektedir. Yazılarında teorik bilgileri yaşamın içinden örneklerle birleştirerek, psikolojinin herkes için ulaşılabilir ve anlamlı bir alan olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

4 YORUMLAR

  1. Jung’a karşı çeşitli okumalar yapan biri olarak bu kadar yalın ve bilgilendirici bir yazı okumak beni motive etti. Yazarımızın ellerine, emeğine ve bilgisine sağlık. 🙏😊

  2. Yazının konusu ve başlığı baya ilgi çekici.Ayrıca içeriği de baya tahmin edilenden iyi ve güzel olmuş. Konu kısa , güzel ve yalın bi dille ele alınmış. Yazara bu güzel bilgilendirme için teşekkür ederim.Çok faydalı oldu.Emeğine sağlık🤗

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar