Bir ineğin geviş getirmesi gibi, biz de bazen düşüncelerimizi defalarca çiğneriz. Aynı olay, aynı cümle, aynı duygu… Zihin o düşünceyi yeniden getirir, tekrar çiğner, sindirmeye çalışır. Psikolojide bu duruma “rumination” denir; Türkçeye “zihinsel geviş getirme” ya da “tekrarlayan düşünme” olarak çevrilebilir.
Rumination Nedir? Zihinsel Geviş Getirme Ne Anlama Gelir?
Rumination, ilk bakışta çözüm arayışı gibi görünebilir. Kimi zaman kişi geçmişte yaşadığı bir olayı tekrar tekrar düşünerek anlamlandırmaya ya da çıkış yolu bulmaya çalışır. Ancak bu tekrarlar çoğu zaman yapıcı değil, yıkıcı olur. Düşünce bir döngüye girer ve kişi, aynı senaryoyu defalarca zihninde oynatarak aslında sadece içsel bir yorgunluk üretir.
Zihin, tamamlanmamış olaylara dönerek bir tehdit hissini bastırmaya çalışır. “Ya o gün böyle demeseydim?”, “Ya bu hastalık ciddi bir şeyse?”, “Keşke şöyle yapsaydım…” gibi cümleler, zihnin sık sık başvurduğu içsel tekrar kalıplarıdır. Oysa bu tekrarlar, olayları çözmez; aksine onları canlı tutar. Zihin geçmişte bir ‘açık dosya’ olduğunu düşünür ve sürekli oraya dönerek onu kapatmaya çalışır. Ne var ki, bazı dosyaların kapanması zamanla olur, bazıları ise kapanmaz; sadece kabul edilir.
Rumination’ın Bedeli: Zihinsel Geviş Getirmenin Zararları
Rumination’ın bedeli düşündüğümüzden daha ağır olabilir. Sürekli aynı düşünce döngüsünde kalmak, zamanla kişide ciddi bir duygusal yıpranmaya neden olur. Uyku bozuklukları, odaklanma sorunları, bedensel gerginlik, baş ağrıları, mide rahatsızlıkları, hatta özgüvende azalma gibi etkiler görülebilir. Kişi kendisini yetersiz, güçsüz ya da başarısız hissetmeye başlar. En önemlisi de, kişi şimdiki andan kopar; çünkü zihni geçmişin içinde sıkışıp kalmıştır.
Bu durum yalnızca ruh halimizi değil, ilişkilerimizi ve günlük yaşam kalitemizi de etkiler. Rumination halinde olan bir kişi, karşısındakini gerçekten duyamaz çünkü iç sesi çok yüksektir. Anı yaşamakta zorlanır çünkü geçmişin gölgesi sürekli önünü kapatır. Böylece hem kendi içsel huzurunu hem de dış dünya ile kurduğu bağı zayıflatır.
Zihinsel Geviş Getirme Nasıl Durdurulur?
Peki, bu zihinsel döngüyü nasıl durdurabiliriz?
1. Farkındalık: Zihinsel Geviş Getirmeyi Tanıyın
İlk adım her zaman fark etmektir. Zihnimizin yine aynı düşünceyi çiğnemeye başladığını fark ettiğimizde, zinciri kırmak için ilk adımı atmış oluruz. Kendimize şu soruyu sormak işe yarayabilir: “Bu düşünce şu an bana ne kazandırıyor?” Eğer cevabımız “hiçbir şey” ise, o düşünceyi sürdürmenin anlamı da sorgulanabilir hale gelir.
2. Mindfulness ve Farkındalık Egzersizleri
Mindfulness, yani farkındalık egzersizleri bu noktada güçlü bir araçtır. Zihni geçmişten şimdiye çağırmak, onunla savaşmadan ama yönünü değiştirerek yapılabilecek bir pratik haline gelir. Nefes egzersizleri, yürüyüş yapmak, bedensel farkındalık çalışmaları veya basit bir duyusal deneyime (örneğin bir nesneye dokunmak, çevredeki sesleri dinlemek) odaklanmak zihni meşgul eden döngüden uzaklaştırabilir.
3. Düşünceyi Yeniden Yapılandırma
Ayrıca düşünceyi yeniden yapılandırma teknikleriyle, zihinde otomatik olarak oluşan olumsuz senaryolar yerine daha gerçekçi, daha destekleyici düşünce kalıpları geliştirilebilir. Örneğin, “Hep hata yapıyorum” düşüncesi yerine “Bazen hata yapıyorum ama bu öğrenmenin bir parçası” gibi bir içsel ses geliştirmek, zihnin daha sağlıklı bir çerçevede çalışmasını sağlar.
4. Düşünceleri Salıverme Sanatı
Unutmamak gerekir ki, her düşünce çiğnenmeye değmez. Bazen zihni susturmanın en etkili yolu, o düşünceyi salıvermekten geçer. Tıpkı geviş getiren bir ineğin çiğnemeyi bırakması gibi, biz de bazı düşünceleri tükürmeyi öğrenmeliyiz. Bu bir kaçış değil; bilakis bir içsel özgürlük halidir.
Sen Hangi Düşünceyi Çiğniyorsun?
Peki ya sen, zihninde hangi düşünceyi hâlâ çiğniyorsun?
Belki yıllar önce yapılmamış bir konuşma… Belki söylenmiş ama yanlış anlaşılan bir cümle… Belki de “ya öyle olsaydı?” ile başlayan bitmek bilmeyen senaryolar. Zihin, bazı düşünceleri o kadar sık çiğner ki, artık tadı da kalmaz, besini de. Ama o çiğneme alışkanlığı sürer. Tıpkı boş bir sakızı çiğner gibi… Ağız hareket eder ama besleyici bir şey kalmamıştır geriye.
İşte tam da bu noktada kendine şunu sorman gerekir:
“Bu düşünce beni büyütüyor mu, yoksa yoruyor mu?”
Çünkü her düşünce bizi bir yere taşımaz. Bazıları bizi aynı noktada döndürür durur. Bazıları geçmişe bağlar, bazılarıysa bizi kendimizden uzaklaştırır.
Zihinsel Özgürlük: Düşünceleri Seçme Sanatı
Zihinsel özgürlük, her şeyi düşünmek değil; neyi düşünmeye devam etmeyeceğine karar verebilmektir. Ve bu karar, hayatını hafifletmenin, kendine alan açmanın ilk adımıdır.
Bazen bırakmak, unutmak değil; sadece artık taşımamaya karar vermektir.
Zihin, geçmişte kalmakta ısrar ettiğinde, yaşam da o noktada donup kalır. Ama farkındalıkla yaşamak; zihni şimdiye çağırmak, yaşamın gerçek anlarına dönmektir. Şunu kendimize hatırlatmakta fayda var: Her düşünce çiğnenmeye değmez. Bazen tükürmek, zihni susturmanın en güçlü yoludur.