Önyargıları Yıkmak: Şizofreni Aslında Nedir?
Şizofreni; bireyin düşünce şeklini, davranışlarını ve duygularını önemli bir ölçüde etkileyen mental bir hastalıktır. Bu hastalığın ortaya çıkış sebebi; genetik, çevresel faktörler veya biyolojik faktörler olabilir. Şizofreni tanısı koyabilmek için psikiyatristlere başvurulur. Psikiyatristler de genel olarak DSM-5 kitabında yer alan tanı ölçütlerini dikkate alarak ve çeşitli testler yaparak şizofreni tanısı koyabilirler. Şizofreni hastalarında görülen semptomlar pozitif semptomlar ve negatif semptomlar olmak üzere ikiye ayrılır. Pozitif semptomlar; alışılmadık algıların, düşüncelerin veya davranışların ifade edilmesidir. Bunlar; halüsinasyon ve delüzyonlardır. Delüzyonlar (sanrılar) içeriğine göre spesifik isimlerle adlandırılır. Negatif semptomlar ise, bireyin belirli niteliklerinin kaybını içerir. Bu nitelikler, bilişsel veya duygusal nitelikler olabilir. Negatif semptomlar şizofreni tanısı ve tedavisi için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bunların yanında, şizofreni hastalarının bu semptomlara sahip olmaları, semptomları farklı yoğunluklarda yaşamaları ve semptomların görülme sıklıkları kişiden kişiye göre farklı şekillerde yaşanmaktadır. Tedavisi için, çoğunlukla ilaç tedavisi önerilmektedir ve bu bireylerin ilaçlarını düzenli olarak kullanmaları gerekmektedir. Şizofreninin tedavisi için ilaç tedavisinin yanında psikososyal destek ve tedavinin önemi de çok büyüktür.
Şizofreniyle Yaşamak: Şizofrenide Benlik ve Gerçeklik
Şizofreni, bireyin gerçeğe yönelik algısını değiştirir. Şizofreni tanısı almış bireyler, gerçekle olan bağlantısını yitirebilir ve halüsinasyon görebilirler. Başka bir deyişle, bu bireyler gerçekte var olmayan nesneler veya kişiler görebilir, olmayan sesler duyabilir ve olmayan nesnelerin kokusunu bile duyabilirler. Bunların yanında, şizofreni tanısı almış bireyler delüzyonlar da yaşayabilir. Bu delüzyonlar, bireyin belirli bir düşünceye, aksine kanıtlar olmasına rağmen gerçekmiş gibi inanmalarına yol açar. Ayrıca, delüzyonlar yüzünden bu bireyler çeşitli düşüncelere sıkı sıkıya inanarak hayatlarını buna göre düzenleyebilir. Örneğin, bir şizofreni tanısı almış bir birey, hiçbir kanıt olmamasına rağmen yakın bir arkadaşının ona zarar vermek isteyeceğine kendini inandırıp o arkadaşıyla görüşmeyi kesebilir. Bunlara ek olarak, şizofreni hastaları, kendi düşüncelerinin veya davranışlarının kendilerine “aslında başkalarının yaptırdığını” da ifade edebilir. Bu bireyler, yaşadıkları bu halüsinasyon ve delüzyonlar sebebiyle gündelik yaşamlarında sık sık sosyal problemlerle karşılaşabilir. Dahası, şizofreni tanısı almış bireyler kendilerini toplumdan soyutlamayı seçebilir.
Şizofrenide Günlük Hayat ve Zorluklar
Şizofreni hastaları, günlük hayatlarında ve sosyal yaşamlarında sıklıkla sorunlarla karşılaşırlar. Bu sorunların başında, damgalanma sorunu gelir. Toplumun şizofreni hastalarına bakış açısı sık sık çeşitli önyargılar taşıyabilir. Toplumda bazı bireyler, şizofreni hastalarının “deli” veya “aklını kaçırmış” olduğu yönünde yanlış yargılara sahip olabilir. Bu durum da şizofreni hastalarının kendilerini toplumdan soyutlamasına yol açabilir. Ayrıca, bu yanlış algılar yüzünden şizofreni tanısı almış bireylerin aile ve arkadaşlık ilişkilerinde çeşitli sorunlar oluşabilir, ilişkileri etkilenebilir. Bunların getirisi olarak da şizofreni hastaları temel haklarına ulaşmakta sorun yaşayabilir. Bu temel haklar arasında; barınma, eğitim ve genel sağlık hizmetleri bulunur. Şizofreni hastaları bu haklarını almada problemlerle karşılaşabilirlar.
Bu durumlara ek olarak, şizofreni hastalarının aileleri de zaman zaman benzer sorunlarla karşılaşabilir. Aileler, kimi zaman bireylerle nasıl iletişim kuracakları hakkında soru işaretleriyle karşılaşabilirler. Ayrıca, toplumun direttiği düşünceler sebebiyle zaman zaman kendilerini yorgun, çıkmazda veya tükenmiş hissedebilirler. Bu durumda ailelerin de psikososyal yardım almaları çok önemlidir. Psikososyal yardım alarak aileler kendilerini daha iyi hissederek günlük hayatlarına daha kolay bir şekilde devam edebilirler. Aileler, alacakları psikososyal yardım ile, şizofreni tanısı almış aile üyelerine nasıl yaklaşacaklarını daha iyi bilebilir. Onları anlamada ve hareketlerini yorumlamada kendilerini daha güvende hissedebilirler. Bunlara ek olarak, kendi sorunlarını da paylaşarak daha iyi bir mentale sahip olabilirler.
Topluma Düşen Sorumluluklar
Şizofreni hastalarının daha iyi bir refah ve sosyal alan içerisinde yaşayabilmesi için toplumun bilinçlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, topluma düşen sorumluluklar bulunmaktadır. Öncelikle, toplumun, şizofreni hastalarının deli, akıl hastası veya aklını kaçırmış olduğu yönündeki damgalamalardan ve yargılardan uzak durması gerekir. Ayrıca, bunlara benzeyen kelime ve sıfatların kullanılmaması bu kişilerin toplumda huzur içinde yaşayabilmeleri için büyük önem arz etmektedir. Ek olarak, toplumdaki bireylerin birbirine hakaret olarak “Şizofren misin?” gibi ayırıcı ve dışlayıcı kelimeler kullanmaması da önemli bir mevzudur.
Bunların yanında, toplumun şizofreniye dair bilgisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Toplumdaki bireyler, şizofreni hastalarını daha iyi anlamak ve empati kurabilmek için bu mental rahatsızlığa dair bilgilerini geliştirmelidir. Bu bireylere, toplum içinde yer verilmeli ve çeşitli istihdam alanları sağlanmalıdır. Bunlar, şizofreni hastalarının toplum içinde huzurla yer alabilmeleri için önem arz etmektedir.
Zihnin Tuvalleri: Şizofreni ve Resim Sanatı
Tarihte, birçok şizofreni hastası kendilerini daha iyi anlatmak ve topluma kendilerini açıklayabilmek için çeşitli sanat dallarına başvurmuştur. Bu sanat dallarından sık sık tercih edilen sanat alanı resim sanatıdır. Birçok şizofreni hastası halüsinasyonlarını görselleştirerek ses getirmeye çalışmıştır. Bunlardan biri, alanında iyi bir ressam olan şizofreni hastası Bryan Charnley’dir. Bryan Charnley, uzun yıllar şizofreniyle savaşmış bir ressamdır. Ressam, genel olarak sürrealist resimler yapsa da zaman zaman realist eserlere de imzasını atmıştır. Kendisi, şizofrenisini daha iyi anlatabilmek için “Otoportre Serisi” adlı otoportrelerinden oluşan resim serisini oluşturmuştur. Bu seride, toplam 17 tane otoportre bulunmaktadır. Bu otoportrelerin hepsinin bir anlamı vardır ve resimlerdeki sembollerin ve figürlerin anlamları bizzat ressamın kendisi tarafından alınan notlarla açıklanmıştır.
Bryan Charnley dışında, birçok şizofreni tanısı almış birey de resim sanatıyla kendilerini daha iyi anlatmaya çalışmaktadır. Günümüzde, bunların birçok örneğine rastlanabilir.
Beyindeki Fırtına: Şizofreni
Şizofreni, bireyin gerçeklik algısını değiştiren, çeşitli semptomlarla ortaya çıkan mental bir hastalıktır. Semptomlar, pozitif ve negatif olarak ikiye ayrılmakta ve semptomların yoğunluğu kişiden kişiye değişmektedir. Şizofreni hastaları, toplumda çeşitli sorunlarla karşılaşabilir ve önlerine engeller çıkabilir. Bu sebeple, toplumun bilinçlenmesi ve daha fazla bilgi edinmesi gerekmektedir. Şizofreni tedavisi ise ilaçlar kullanılarak ve psikososyal destek sağlanarak, bireylerin gündelik yaşamlarına normal bir şekilde devam etmesi hedeflenerek yapılır. Unutulmamalıdır ki; şizofreni bir delilik hali değil, bireyin gerçeklik algısını değiştiren mental bir rahatsızlıktır.
Kaynakça
- Bryan Charnley. (n.d.). https://www.bryancharnley.info/
- Dziwota, E., Stepulak, M., Włoszczak-Szubzda, A., & Olajossy, M. (2017). Social functioning and the quality of life of patients diagnosed with schizophrenia. Annals of Agricultural and Environmental Medicine, 25(1), 50–55. https://doi.org/10.5604/12321966.1233566
- Keefe, R. S. E., & McEvoy, J. P. (2008). Negative symptom and cognitive deficit treatment response in schizophrenia. American Psychiatric Pub.
- Schizophrenia. (n.d.). National Institute of Mental Health (NIMH). https://www.nimh.nih.gov/health/topics/schizophrenia
- World Health Organization: WHO. (2022, January 10). Schizophrenia. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/schizophrenia