Çocukluk, masumluğun simgesi olarak anılır. İnsanlar, kendi eksilmiş yaşına dönüp bakar ve yine en çok o döneme dönmek ister. Kişilerin çocukluklarının normal ve huzurlu geçtiğinden değildir aslında bu fikrin doğması. Her şeyin başladığı yerdir, çocukluk. Büyümenin, öğrenmenin, yaşamanın ve kendi olmanın başlangıcıdır. İnsan çocuktur ve beyni beslediği bir bebektir.
Büyüme ve Bilinçlenme Süreci
İlk olarak büyümeyi öğrenir bilinçsizce ve adım adım bilincin basamaklarını çıkar. Düşer, ağlar, kalkar, sosyalleşir, benmerkezcilikten kendiliğe yavaş yavaş geçer. Kişi, düşüncelerini büyütür zihninde. Büyüyen şeylerle baş edebilmek için de öğrenmek gerekir. Öğrenmek, anne karnında başlar ve toprakla son bulur. Öğrenmenin en kritik dönemlerinden biri çocukluktur. Çocuk, kafatasındaki bebeğe yollar açmak ister. Yolların kıvrımlarını düşünmek ister. Bazen çocuk susar. Kendiliğinden mi susar yoksa baskılandığı için mi, bu da çocuk büyüdüğünde anlaşılır.
Yaşamın Temeli: Çocukluk
Çocuk, yaşama doğduğundan itibaren fiilen yaşamaya başlar. Büyürken ve öğrenirken ne kadar kıvrımlarını anlamlandırabilirse ve ne kadar kıvrımlarını benimseyip ona sahip çıkarsa, yaşamının tam olarak olmasa dahi temelinde bir anlamı olur. Fiilen ve ruhen yaşamak, zihnini anlayıp ona sahip çıkmakla başlar belki de.
Her kişi, çocuktur kıvrımının bir köşesinde. Akıldan yoksunluk, patolojik bir kavramla açıklanır. Zaman zaman kişiler anlık kopar gider. Bazen dalgınlığından, bazen yoğunluğundan. Çocukluk fotoğraflarına bakmalı o dönemde. Kim kimi ikna edecek? Kim kimi kendi dönemine sürükleyecek, belirsiz.
Çocukluğa Borçlu Olduğumuz Çocuk
Kişiler, çocukluklarına bu devirde bir çocuk borçlu. Bu çocuk, kişinin kıvrımındaki çocuk. Onu var etme, onu besleme… En başa dönmek, özellikle kritik dönemlerde, sonradan edinilmiş kimliklerin en kusursuz hali. Genetiğimizle getirdiğimiz özelliklerin filiz vermemiş hali. Beynimiz, flaş bellek anıları önümüze sürmüyor. Belleklerimizde sadece oyuncaklar ve anlatılan masallar. Hayallerimiz var, bu hayaller ben olmak için. Mesleklerimiz de saat başı sevdiğimiz herhangi bir şey. Masumluğun ve insanlığın içinde çocuk gibi yaşayabilme, belki de bir yaratılma sanatının sınavıdır.
Zihnin Başlangıcı ve Sonu: Çocukluk
Her şey zihinde başlar ve biter, derler. Belki de her şey çocuklukta başlar ve ipi tutamadığın zaman çocuklukta biter. Sen devam ettiğini düşünürsün; ancak tıkandığında, aslında başlayan şeyin senin benin olmadığını fark edersin. Kendin olmak için, bunu kanıtlamak için aynı anda birçok tuşa basıp zihninde büyüttüğün fikirleri ve hayalleri aleyhine kullanmaya başlarsın. Büyük bir karmaşa anında zihninden normal olmayı beklemek, çok disiplinli bir idman gerektirebilir. Bu da yaş almayı gerektirir; fakat çocuk idmansızdır ve zihninin kıvrımında tuttuğun tek bir çocuk, seni işin temelini öğrenmeye götürebilir ve sıfırdan öğrenmek de yaşanılan sarsıntılı zamanların daha hafif geçmesini sağlayabilir.
Vücudun ve Ruhun İsyanı
Vücudun zamana ve sahibine baş kaldırışı, kişinin ruhunun yolundan haberdar olmamasından kaynaklanabilir. Yolu kaybetmek, bazen kişinin direksiyona geçmesine neden olurken, bazen yan koltuğa geçmesine neden olabilir. Yan koltukta olmak demek, şoförün artık kişiyi kontrol eden şeyin olması demektir. Bir ergen de belirli bir yaşa kadar çocuktur ve sınav stresi yaşayabilir. Ergen kişisi yolunu kaybettiğinde şoförü stresidir. Her gün şiddet gören bir çocuğun şoförü, şiddet unsuru olan kişidir.
Örnek verecek olursak, X kişisinin çocukluğundan itibaren babasından sürekli şiddet gördüğünü varsayalım. Kişinin hayatının şoförü babası olur. Babası şiddet uygulamadığında bile o unsur, kişiyi hayatının direksiyonunu çeviremeyecek hale getirir. Dünya, direksiyonu babasından almak için geri dönülemeyecek kazalar yapmış kişilerle dolu. Burada baba bir örnek; bir başka kişi için bu kavram değişkenlik gösterebilir.
Gelişimin Sırası ve Önemi
Çocuklar ilk önce emeklemeyi öğrenir, sonra yürümeyi, daha sonra koşmayı. İlk önce dört tekerlekli bisiklet sürmeyi öğretirler, sonra iki tekerleğe düşer bisiklet. Hayat
ının yürüme ve çevirme kısımlarına hâkim olduktan sonra sürme evresine geçerler. Kimisi tek, kimisi çeşit çeşit araba sürmeyi öğrenir. Emeklemeden koşulmaz veya yürümeden sürülmez. Bir çocuktan böyle bir şey istenilemez; ancak bazen isteniliyor.
Hayatının en karmaşık döneminde, otomatik bir refleksle emeklemeye, çaba göstermeye başlayan bir kişiden bir kerede, başka hayatlarda dâhil olmak üzere, bir otobüsün şoförü olması bekleniyor. Bazıları bunu fiziksel, bazıları da psikolojik olarak baskılıyor. Her şeyin bir sırası vardır, özellikle gelişimin. Bu gelişimin çocuk için önemi, patolojik olmanın yanı sıra psikolojik olarak da büyüktür. Özellikle, ötekilerle mücadele etmek için bizimkilerin yükünü al temelini taşıyan cümleler, gelişimin düzenini bozar.
Psikolojik ve Fiziksel Gelişim Dengesi
Psikolojik gelişimin beslenmemiş, sağlıksız bir şekilde büyümesi; buna oranla fiziksel gelişimin akarında gitmesi bir düzensizliktir. İlk başta kulağa ve ebeveynlere olgunluk vasfı kolay ve rahat görünse de, vücudun belirli bir süreçten sonra isyan etmesi de olağandır. Ağlamak, gülmek, şaşırmak, korkmak, sinirlenmek, iğrenmek… Temel duygularımız, bizlere doğduğumuz andan itibaren verilmiş yaşam alanıdır, insanların içinde ben olabilmenin imzasıdır. Temel duyguların dışa yansıtılması evrensel olsa dahi, kişilerin içlerinde bastırdıkları hissetmelerden ötürü farklılık gösterebilmektedir. Bu bastırımlar, çocuklukta öğretilen şeylerdir.
Çocuk ve Psikoloji: Birbirine Bağlı İki Tanışan
Çocuk ve psikoloji, birbirine geçmişlerden bağlı iki tanışandır. Birbirlerini ne kadar iyi tanırlarsa, o kadar birbirlerine iyi geleceklerdir. Kişi, kendini ne kadar dinlerse ve anlamak için ne kadar mücadele verirse, o zaman direksiyonu kaza yapmadan ele geçirebilir. Her kişi çocuk olmuştur ve her kişi ufak tefek kazalar geçirmiştir. Zihin, her şeyden beslenir; kazalardan, direksiyona zaman zaman geçmiş kavramlardan, gördüklerinden ve görmek istediklerinden…
Zihin: Bir Araba ve Sınav
Zihin bir arabadır ve başa geçmemen için seni sınar. Geçmişinle ve geleceğinle boğulman için önüne anı seçeneklerini gönderir. Zihin, en çok çocukluktan vurmak ister; o yüzden temelini onunla atar. Masumluğun, çocukluğun bedelini ödeme gereksinimini sunar zihnin, yaş aldıkça. Yola çık diye ısrar ederken, yoldan dön diye korku salar. Çoğu kişi, sosyalliğin ve ruhsal karmaşıklığın arasında kaldığı için her şeyden vazgeçer. Yaşamla başlayan nefes alış, ölümle son bulur.
Zihin ve bilinçlenme sürecinin bu şekilde işlediğini gerçekten bu denli ayrıntılı olarak bu yazıda görme fırsatı sunduğunuz için teşekkür ederim yazarımızın da ellerine sağlık
Çok iyi yazılmış bir yazı. Tebrik ederimm, ellerine sağlık yazarımızın. Başarılarının devamını dilerim. 👏🏻👏🏻👏🏻
Akılcı bir konunun akıcı olması nadirdir.Nadir yazılardan biri.Bayılarak okudum,kendim için ne yaptım,çocuklarım için ne yapabilirim sorusunu sordurdu.
Vücudun ve ruhun isyanını, fiziksel gelişim dengesini bu denli muazzam anlatmışsın. Eline, emeğine sağlık