“Anne-baba olunca, eş olduğunuzu unuttuğunuz oluyor mu?”
Anne-baba olma süreci, çoğu zaman eşlerin kendi aralarındaki ilişkiyi geri plana atmalarına neden olur. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan ebeveynler, zamanla birbirlerine “eş” olarak değil yalnızca “anne” ve “baba” olarak yaklaşmaya başlar.
Oysa evlilik, ebeveynliğin öncesinde vardır ve çocuk, bu ilişkinin üzerine dünyaya gelir. Sağlıklı bir evlilik iklimi olmadan sağlıklı bir ebeveynlikten söz etmek çoğu zaman zordur.
Çocuklar, anne babalarının birbirine nasıl davrandığını görerek hayata hazırlanırlar. Çocuk yalnızca kendisine gösterilen ilgiyi değil, anne ve babasının birbirine yönelik sevgisini, sabrını ya da öfkesini de içselleştirir. Eşler arasındaki ilişkinin kalitesi, çocuğun güven duygusunu ve gelecekte kuracağı ilişkilerin temelini şekillendirir. Bu nedenle, evlilikten ebeveynliğe giden yolda en önemli soru şudur: Çocuğumuzun büyüdüğü evde, biz birbirimize nasıl davranıyoruz?
Bağlanma Kuramı ve Aile İlişkileri
Psikoloji literatürü, çocukların gelişiminde aile içi ilişkilerin belirleyici rolünü açıkça ortaya koymaktadır. John Bowlby’nin Attachment Theory (Bağlanma Kuramı), çocuğun güven duygusunu ve ileriki yaşamında kuracağı ilişkilerin temelini, erken dönemde ebeveynleriyle ve onların arasındaki ilişki biçimiyle kurduğunu vurgular (Bowlby, 1969).
Güvenli bağlanan çocukların yetişkinlikte daha sağlıklı ilişkiler kurabildiği; çatışmalı ya da mesafeli aile ortamlarında büyüyen çocukların ise kaygılı veya kaçıngan bağlanma geliştirme eğiliminde olduğu bilinmektedir (Ainsworth ve arkadaşları, 1978).
Sosyokültürel Yaklaşım ve Çocukların Öğrenme Süreci
Sosyal öğrenme odaklı yaklaşımlar da anne-baba ilişkisinin çocuğa etkisini açıklar. Lev Vygotsky’nin Sosyokültürel Kuramı, çocuğun bilişsel gelişiminin sosyal etkileşimlerle şekillendiğini vurgular.
Vygotsky’ye göre çocuk, çevresindeki yetişkinleri ve özellikle ebeveynlerinin birbirleriyle olan iletişim tarzını gözlemleyerek öğrenir. Onun “Yakın Gelişim Alanı” kavramı, çocuğun tek başına yapamayacağı ama destekle yapabileceği becerilere işaret eder.
Bu bağlamda anne ve babanın birbirine yaklaşımı kritik bir rol oynar. Örneğin, eşler arasındaki problem çözme biçimleri, iş birliği yöntemleri ya da duygularını ifade etme tarzları, çocuğun kendi sosyal becerilerini geliştirmesi için güçlü bir rehber işlevi görür.
Evlilik Doyumu ve Çocuk Gelişimi
Eşler arasındaki ilişkinin niteliği, çocuğun sadece ebeveynle kurduğu bağa değil, onun dünya algısına da yön verir.
Araştırmalar, evlilik doyumu yüksek olan çiftlerin çocuklarının daha yüksek özsaygıya ve daha güçlü problem çözme becerilerine sahip olduğunu göstermektedir.
Tersine, kronik çatışmaların yoğun yaşandığı ailelerde büyüyen çocuklarda kaygı bozuklukları, akademik başarısızlık ve sosyal ilişkilerde güçlükler daha sık görülmektedir (Cummings & Davies, 2010).
Doğan Cüceloğlu’nun da altını çizdiği gibi, “Çocuğun içinde doğduğu evlilik ilişkisi, onun geleceği açısından belirleyici bir önem taşır” (Cüceloğlu, 2020).
Anne-baba birbirine vakit ayırdığında, bu yalnızca evlilik ilişkisini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda ebeveynlik yolculuğu için de bir motivasyon kaynağı olur.
Birlikte geçirilen kaliteli zaman, çiftin duygusal bağını tazeler, stresle başa çıkmalarını kolaylaştırır ve aile ortamına huzur getirir. Çocuklar ise anne-babalarının birbirine değer verdiğini gördüklerinde, güven ve sevgi dolu bir atmosferde büyürler.
Çatışmalar ve Çocuğun Öğrenme Modeli
Çatışmaların şiddetli olduğu bir evde büyüyen çocuk, ileride öfkeyi bir iletişim biçimi olarak benimseyebilir; sevgi ve saygının hâkim olduğu bir evde büyüyen çocuk ise empati ve hoşgörüyü içselleştirir.
Bu noktada önemli olan, çatışmaların hiç yaşanmaması değil; yaşanan çatışmaların nasıl çözüldüğüdür. Çocuğun gözlemlediği şey, anne-babasının öfke anında dahi birbirine saygı gösterip göstermediğidir.
Sonuç: Evlilik ve Ebeveynlik Dengesi
Evlilikten ebeveynliğe uzanan bu yolculukta hatırlamamız gereken en temel gerçek, çocuğun yalnızca anne babasıyla kurduğu ilişkiyi değil, anne ve babasının kendi aralarındaki bağı da gözlemlediğidir.
Çocuğun kişilik gelişiminde sevgi, güven ve saygı kadar, çatışmaların nasıl yönetildiği de belirleyicidir.
Bu nedenle ebeveynler olarak şunlara dikkat etmek, hem evlilik ilişkisini hem de ebeveynliği güçlendirir:
-
Önce eş olduğunuzu hatırlayın. Çocuğunuzdan önce gelen bağ, sizin evliliğinizdir.
-
Çatışmalarınızı yapıcı çözün. Çocuk kavga değil, çözüm yollarınızı görür ve öğrenir.
-
Sevgiyi görünür kılın. Çocuğunuz sizin birbirinize sarılmanızı, teşekkür etmenizi, birlikte gülmenizi görmeye ihtiyaç duyar.
-
Birlikte zaman yaratın. Eşinizle paylaştığınız kaliteli zaman, çocuğunuza huzurlu bir aile iklimi sunar.
-
Çocuğunuza “ilişki dersi” verin. Eşinizle olan tavrınız, çocuğunuzun ilerideki ilişki seçimlerine dair en güçlü modeldir.
Sağlıklı bir evlilik ilişkisi sadece eşlerin mutluluğu için değil, çocukların gelecekte kuracağı ilişkilerin kalitesi için de bir yatırımdır.
Ebeveynler önce birbirlerine iyi gelirlerse, çocuklarına da en güçlü desteği vermiş olurlar.
Kaynakça
-
Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Erlbaum.
-
Bowlby, J. (1969). Attachment and loss: Vol. 1. Attachment. Basic Books.
-
Cüceloğlu, D. (2020). Geliştiren Anne-Baba. Doğan Kitap.
-
Cummings, E. M., & Davies, P. T. (2010). Marital conflict and children: An emotional security perspective. Guilford Press.
-
Vygotsky, L. S. (1978). Mind in society: The development of higher psychological processes. Harvard University Press.