Çarşamba, Ekim 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ergenlik: Duyguların ve Bedenin Yeniden Doğuşu

Bireyin çocukluk döneminin bitmesinin ardından erinlik dönemi dediğimiz ergenliğin başından fizyolojik anlamda erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen gelişimsel süreçtir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 10-19 yaş grubu “Adolesan” yaş grubu olarak, 15-24 yaş grubu ise “Genç” grubu olarak nitelendirilmektedir. Adolesan ve gençlik dönemlerine ait yaşların kesişmesi nedeniyle de 10-24 yaş grubu “Genç İnsanlar” olarak isimlendirilir. Ergenliğin başlama zamanı iklim, beslenme şartları ve genetiğe bağlı değişmektedir. Ergenlik dönemi sorumlulukların arttığı, yetişkinlik dönemine geçiş için köprü görevi gören bir dönem olarak da tanımlanabilir. Ergenlik dönemi duygusal gelişim olarak hala çocuk ancak fiziksel değişim olarak yetişkin olduğumuz dönemdir. Örneğin 20’li yaşlarda cinsel erinliğe ulaşıldığı halde ruhsal anlamda erinliğe ulaşılmaması ve ebeveynlik sorumluluğunu kaldıramama durumu gibi açıklanabilir.

Hiçbir Doğum Sancısız Değildir

1. Fiziksel Değişim ve Cinsel Gelişim

Fiziksel değişimlerin ve cinsiyet özelliklerinin gelişmesindeki en belirgin farklar ergenlik dönemindedir. Kızlarda adet görme, genital bölgede tüylenme, meme uçlarının belirginleşmesi, kalçanın büyümesi, yağlanma; erkeklerde ise seste çatallaşma, penisin büyümesi, yüzde ve genital bölgede tüylenmeler, kaslanma yaşanan fiziksel değişimlerdir. Bunun yanı sıra ergenliğe girilen yaş da cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Kızların ergenlik gelişimi fizyolojik olarak erkeklerden daha hızlıdır. Örneğin kızlar erkeklerden 2 yıl daha erken ergenlik dönemine geçiş yapabilir ve cinsel olgunluğa ulaşabilir. Ergenlik dönemi aynı zamanda boy artış hızının en yüksek olduğu dönemdir. Kızlar için genelde 11-12, erkekler için 13-15 arasıdır. Ergen, yetişkinlik dönemindeki uzunluğunun %80’ine ulaşmış olur. Solunum sisteminde artış görülür, akciğer ve kalp kapasitesi artar.

Büyüme ve gelişmenin en yoğun görüldüğü 12-16 yaşları arasında ergen, içinde bulunduğu kültüre, sosyal çevreye, aile, arkadaşlarına ve topluma göre beden imgesi oluşturmaya çalışır. Ayrıca bu dönemdeki bir bireyin televizyonda gördüğü sanatçılar, rol model aldığı kişiler de ideal beden algısını etkilemektedir. Fiziksel değişim ile sıklıkla gelişim ve değişim gösteren ergen, toplumsal olarak kıyas yaptığı kişilere uyumlu bir görünüm elde edemediği takdirde beden algısına dair olumsuz düşünceler geliştirmesine sebep olmaktadır.

2. Duygusal Gelişim

Ergenlik döneminde çoğumuzun fark ettiği şey duygusal gelişimdeki ani artış ve tutarsızlıklardır. Duygusal gelişimdeki bu değişim ve gelişim aşırı hayalperest olma, huzursuzluk ve gerginlik, yalnız kalmak isteme, mahcubiyet ve içe kapanma, aşık olma ve sorumluluk almaya karşı isteksizlik, kendini diğerlerinden büyük görme şeklinde kendini gösterir. Yapılan araştırmalarda ergenlerin duygusal gelişimindeki sorunların ergenin bilişsel düzeyi, yaş grubu, eğitim düzeyi, ebeveyn tutumları, arkadaş ilişkileri, okula devamlılığı ve sosyal kabul edilebilirlik düzeyine göre değişiklik gösterdiği söylenmektedir. Ergenlerin yüksek oranda gelecek kaygısı taşıdığı, istedikleri okula gidip gidemeyeceği veya istediği mesleği yapıp yapamayacağı endişesi yüksek oranda gözlemlenmiştir.

Ergenliğin 3 Evresi

1. İlk Ergenlik Dönemi (10-13 Yaş)

İlk ergenlik dönemi hormonların aktifleşmesi ve değişkenlikler, dalgalanmalar gösterdiği evredir. Bu değişime ek olarak fiziksel değişim ve bilişsel değişimler de meydana gelir. Bu dönem bedensel değişimin en hızlı yaşandığı dönemdir. Hormonlarda yaşanan bu hızlı dalgalanmalar beyni de etkilemektedir dolayısıyla duygu, düşünce ve davranış örüntülerini de belirgin şekilde değiştirmektedir. Bu dönemde ergen ebeveynleriyle sık sık çatışmaya girmeye, otoriteye karşı gelmeye, kimlik, aidiyet sorunları yaşamaya, algıda değişimler yaşamaya başlar. Aileyle vakit geçirmekten çok akranlarıyla veya yalnız vakit geçirmek ister. Cinsel imgeler, fanteziler kurar, engellenme toleransı düşer, beklemekte zorlanır, sıkışmış hissederler. Çoğunlukla dürtüsel, alıngan, öfkeli bir ruh halinde oldukları için riskli davranış veya bağımlılıklara yönelme olasılığı fazladır.

Ebeveynler bu dönemde ergenle çatışmaktan uzak olmalıdır. Ergenin kimlik arayışı, kim olduğuyla, kendini tanıma döneminde olduğunu göz önünde bulundurarak mahremiyetine, seçimlerine, inşa etmeye çalıştığı benliğine saygı duyduklarını davranışlarıyla da göstermelidirler. Arkadaşlarıyla olan ilişkilerine gereğinden fazla müdahale edilmemeli, eleştirmek yerine kendini sevmesi için yol gösterici, onaylayıcı olunmalıdır.

2. Orta Ergenlik (13-18 Yaş)

Ergenin yaşadığı dalgalanmalara ve değişimlere kendisinin ve çevresinin daha alışkın hale geldiği dönemdir. İlk döneme göre cinsel dürtülerini, öfkesini denetleme konusunda ilerleme kaydetmiştir. Daha özerk hareket etmek isterler, başarılı, ünlü veya çevresinde ilgi duyduğu kişileri rol model alırlar. Öznel dünyasını oluştururken bir çok denemeye girebilirler ve yanılma paylarında hırçın davranışlar sergileyebilirler. Bireyselleşme isteğiyle kendilerine ait değer yargıları oluşturmaya çalışırlarken yaptıkları denemeler ergenin dışarıdan çelişkili davranışlar ve düşünceler içerisindeymiş gibi görünmesine sebep olabilir. Flört etme isteğinde artış görülmekte ve bu konuda kaygılar yaşamaktadır. Kariyer planlamasında güçlük çekerler ve ileriki meslek hayatıyla ilgili ne yapacakları konusunda endişe duyarlar.

Ebeveynler bu dönemde ergenin oluşturmak istediği değer yargılarına, düşüncelerine karşı destekleyici bir tavır sergilemeli ve özgüven geliştirmelerini desteklemelidir. Ergenin romantik ilişkilerinde yaşadığı kaygıyı sizlerle paylaşabileceğini bilmesi için yanında hissettirmek ve yardım istediğinde bilinçlenmesine yardımcı olmak önemlidir.

3. Geç Ergenlik (18-25 Yaş)

Ergen fiziksel değişim, bilişsel, hormonel ve davranışsal değişimlerinin artık yavaşlamaya başladığı beliren yetişkinlik dönemine girmiştir. Dürtülerini kontrol edebilmeyi, beklemeyi, sosyal olarak sınırlarını ve toplumun kültürel yönlerine adapte olmayı ve uygun davranışlara sergilemeyi öğrenmiştir. Oluşturduğu değer yargıları, görüşleri tutarlılık kazanmıştır ancak kimlik ve inanç arayışı hala sürmektedir. Cinsel kimliği, akademik yaşantısı, geleceğe dair beklentileri, hayat amacı, sınırlılıkları, kişisel yeterlilikleri veya eksikleri konusunda farkındalıkları artmıştır.

Ergenlerde Sık Rastlanılan Problemler

Ergenler hormonel, fiziksel değişim, bilişsel, duygusal gelişim, davranışsal anlamda yaşadığı dalgalanmalar sebebiyle ergenlik döneminin kaynayan bir kazan olduğunu, fırtınalı bir geçiş aşaması olduğunu çoğumuz bilmekteyiz. Bu geçiş döneminde belirttiğimiz gibi kimlik arayışı, duyguları düzenlemede güçlük çekme, dürtüleri kontrol etmekte zorlanma ve buna bağlı riskli davranışlarda bulunma, ebeveynlerle çatışma, sınav-gelecek kaygısı gibi birçok duygu durumunu ve değişikliği aynı anda yaşamaları ergenler ve çevresindekiler için zorlayıcı olabilmektedir.

Yaşanan duygusal gelişim değişimleri, dürtüler, çatışmalar ve uç noktalarda olma hali, bireyin çelişkiler barındırması yönüyle ambivalans duygular hissedebilmektedirler. Ergenlerin yaşadığı bu duygu yoğunluğunu aktarmaları hatta ebeveynleriyle, akranlarıyla belirli sınırlar çerçevesinde tartışmaya girmesi bireyin kimlik, anlam, değer, inanç ve anlam arayışına olumlu katkı sunacaktır.

Ergenlikte yaşanan kaygılar ve dürtüleri denetleme konusunda çekilen zorluk, içsel sıkıntıyı atma isteği ergeni o davranışın hatalı olduğunu bilmesine rağmen ateş yakma, sigara, alkol, madde kullanımı, aşırı cinsel davranışlar, kumar, hırsızlık gibi davranışlara sebep olabilmektedir. Bu noktada ilgili uzmanlardan yardım alınması faydalı olacaktır.

Kaynakça

  • Corey, G. (2015). Psikolojik Danışma Kuram ve Uygulamaları (T. Ergene, Çeviren). Ankara: Mentis Yayıncılık.
  • Dünya Sağlık Örgütü. Promoting the health of young people in Custody p.7. http://www.euro.who.int/document/e81703.pdf adresinden 30/11/2012 tarihinde erişilmiştir.
  • Derman O. Ergenlerde Psikososyal Gelişim. “Adolesan Sağlığı, II. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri” Sempozyum Dizisi No: 63. 2008;9-21.
  • Gülay M. Adolesanın sağlık ölçütleri. “Adolesan Sağlığı” içinde. (ed) Tekgül BN. İzmir, Pratisyen Hekimlik Derneği yayını. 2005;87.
Gönül Beste Taş
Gönül Beste Taş
Psikolojik Danışman Beste Taş Ege Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden onur derecesiyle mezun olmuştur. Psikolojik Danışmanlık ve akademik çalışmalarda geniş bir deneyime sahip olup özellikle Oyun terapisi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Filial Terapi ve Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi alanlarında uzmanlaşarak çocuklar, gençler ve aileleriyle İzmir Ege Pozitif Psikoloji Danışmanlık Merkezi’nde danışanlarını görmektedir. Ayrıca okul öncesi eğitim kurumunda (3-6 yaş) çocuklarla ve aileleriyle çalışmaktadır. İzmir Altınordu Futbol altyapı takımında Spor Psikolojik Danışmanı olarak gençlerle motivasyon, stres yönetimi, özgüven ve dikkat çalışmaları ve aile eğitimleri yapmaktadır. Pek çok sosyal sorumluluk projelerinde dezavantajlı çocuk gruplarıyla çalışmıştır. Eğitim şirketlerinde görev alarak çeşitli psikoloji eğitimlerini düzenlemiş, bilgi ve deneyim kazanmıştır. Psikolojiyi anlaşılır ve erişilebilir hale getirmeyi misyon edinen yazar, okuyucu kitlesinin ruh sağlığını güçlendirmeye yönelik içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar