Pazar, Ekim 26, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duyguların Görünmez Bulaşması: Sosyal Medya Çağında Ruh Halimiz Neden Birbirine Benziyor?

Bir arkadaşının yüzündeki gülümsemeyi görüp istemsizce gülümsediğin o anı düşün. Duygusal bulaşma, işte o kadar sade başlar. Beyin yalnızca gözlemlemez; gördüğünü taklit eder ve sonunda hisseder.

Hatfield, Cacioppo ve Rapson’un (1993/1994) tanımıyla bu süreç hem otomatik bir taklit hem de fizyolojik bir senkronizasyondur. Başkasının yüz ifadesi, ses tonu ya da konuşma temposu saniyeler içinde iç dünyamızda yankı bulur.

Ekranın Ardındaki Duygular

Bugün bu yankı artık fiziksel yakınlığa ihtiyaç duymuyor. Sosyal medya, duyguların görünmez biçimde dolaştığı yeni bir alan yarattı.

Sabah ekranı kaydırırken karşımıza çıkan bir haber, bir yorum ya da bir yüz ifadesi günün duygusal tonunu fark ettirmeden şekillendirebiliyor. Duygular dijital olarak akıyor — bir kullanıcıdan diğerine, bir zincir gibi birbirine bağlanıyor.

Deneysel Kanıt: Dijital Bulaşma Gerçek

2014 yılında Facebook’un yaptığı büyük ölçekli deney bu etkiyi ilk kez ölçtü. Kramer ve arkadaşları (2014), 689 bin kullanıcının haber akışında yer alan içeriklerin duygusal tonunu değiştirerek, kullanıcıların kendi paylaşımlarındaki duygusal yönelimlerin de aynı yöne kaydığını gözlemledi.

Çevrimiçi ortamda bile duygular bulaşıyordu. Ferrara ve Yang (2015) Twitter verilerini incelediklerinde de benzer sonuçlar buldu. Kullanıcılar, duygusal açıdan yoğun içeriklere maruz kaldıktan sonra aynı tonda paylaşımlar yapma eğilimindeydi.

Bu bulgular, çevrimiçi duyguların yalnızca ifade edilmediğini, aynı zamanda çoğaltıldığını ortaya koydu.

Neden En Çok Öfke Yayılıyor?

Brady ve arkadaşlarının (2017) çalışması, öfke, tiksinme ve hayal kırıklığı gibi ahlaki yoğunluk taşıyan duyguların sosyal medyada çok daha hızlı yayıldığını gösterdi.

Bu duygular yüksek uyarılmışlık içerir ve algoritmalar tam da bu enerjiyi ödüllendirir. Bir paylaşım öfke yaratıyorsa, daha çok yorum, daha çok tepki ve dolayısıyla daha fazla görünürlük elde eder.

Böylece öfke, yalnızca hissedilen değil, dolaşıma sokulan bir dijital sermayeye dönüşür. Etkileşim ve görünürlük bu duygusal döngüyü besler; olumlu duygular ise çoğu zaman bu yarışta geride kalır.

Dijital Hava Durumu: Ruh Halimizin Atmosferi

Mayor ve arkadaşlarının (2022) araştırması, haber sitelerinde kullanılan duygusal dilin kısa sürede sosyal medya paylaşımlarına yansıdığını göstermiştir.

Çevrimiçi duygular bir tür hava durumu gibidir; o gün hangi duygular trendse, kullanıcılar da o atmosferde nefes alır.

Kriz dönemlerinde bu hava daha da ağırlaşır. Lu ve arkadaşlarının (2022) COVID-19 sürecinde yaptığı araştırma, olumsuz içeriklerin artışının kaygı ve saldırganlığı yükselttiğini gösterir.

Chu ve Zhang (2024) ise afet dönemlerinde olumsuz duyguların hızla yayılmasına rağmen, dayanışma ve şefkat içeren içeriklerin bu dalgayı kırabildiğini ortaya koymuştur.

Duygusal bulaşma kaçınılmazdır; ama yönü değiştirilebilir.

Algoritmalar mı, Biz mi?

Rathje, Van Bavel ve van der Linden’in (2025)duygusal viralitenin psikolojisi” kavramı, bu döngünün arkasındaki yapıyı açıklar.

Öfke ve korku gibi yüksek uyarılmışlık yaratan duygular sistem tarafından daha görünür kılınır. Ancak kullanıcılar olarak biz de kendi duygusal algoritmamızı yeniden eğitebiliriz.

Sosyal medya yalnızca bir paylaşım alanı değil, aynı zamanda bir duygusal düzenleme pratiği olabilir. Gün içinde maruz kaldığın içeriklerin duygusal tonunu fark etmek, hangi hesapların seni yükselttiğini ve hangilerinin seni yorduğunu görmek, dijital bir “duygu hijyeni” yaratmanın ilk adımıdır.

Sonuç Olarak: Farkındalık da Bulaşır

Akışını şefkat, mizah ve empati içeren hesaplarla dengelemek, yalnızca bireysel iyi oluşu değil, toplumsal duygusal sağlığı da besler.

Çünkü sosyal medya, duyguların yalnızca yayıldığı değil, birbirine karıştığı bir ortak alan haline gelmiştir. Birinin kırgınlığını, bir başkasının coşkusunu, hiç tanımadığımız birinin kaygısını saniyeler içinde hissederiz.

Bu yüzden dijital dünyada farkındalık, bir tercih değil, bir hijyen biçimidir.

Paylaşmadan önce bir an durup “Bu duygunun taşıyıcısı olmak istiyor muyum?” diye sormak, yalnızca kişisel bir etik değil, aynı zamanda kolektif bir sorumluluktur.

Çünkü her paylaşım, görünmez bir duygusal ekosistemin parçası olur. Şefkatli bir cümle birini rahatlatabilir; aceleyle yazılmış bir yorum ise günlerce sürecek bir gerilim başlatabilir.

Farkındalık tam da bu noktada, dijital ortamda duygusal bir filtre görevi görür.

Bu farkındalığı korumak, hem kendi iç dengemizi hem de çevrimiçi toplulukların duygusal iklimini dönüştürebilir. Sosyal medya bir yankı odasıysa, yankının tonunu değiştirmek hâlâ bizim elimizdedir.

Biraz yavaşlık, biraz farkındalık, biraz nezaket…

Çünkü farkındalık da bulaşır; birinin nazik bir yanıtı, diğerinin sabrını çağırır. Birinin duraksaması, başkasının düşünmesini sağlar.

Dijital dünyanın hızına karşı en insani panzehir belki de budur: bilinçli bir nefes, görünmez ama hissedilen bir denge.

Kaynakça

Brady, W. J., Wills, J. A., Jost, J. T., Tucker, J. A., & Van Bavel, J. J. (2017). Emotion shapes the diffusion of moralized content in social networks. Proceedings of the National Academy of Sciences, 114(28), 7313–7318.
Chu, M., & Zhang, R. (2024). Emotional contagion on social media and the simulation of intervention strategies in emergencies. Humanities and Social Sciences Communications, 11, 398.
Ferrara, E., & Yang, Z. (2015). Measuring emotional contagion in social media. PLOS ONE, 10(11), e0142390.
Hatfield, E., Cacioppo, J. T., & Rapson, R. L. (1993/1994). Emotional contagion. Cambridge University Press.
Kramer, A. D. I., Guillory, J. E., & Hancock, J. T. (2014). Experimental evidence of massive-scale emotional contagion through social networks. Proceedings of the National Academy of Sciences, 111(24), 8788–8790.
Lu, D., Lee, H., Kim, S., & Park, N. (2022). Emotional contagion on social media during the COVID-19 pandemic: Influencing factors and dynamics. Frontiers in Psychology, 13, 9327870.
Mayor, E., Bietti, L. M., & Belletti, A. (2022). Associations between emotions expressed in internet news media and social media. Heliyon, 8(12), e12156.
Rathje, S., Van Bavel, J. J., & van der Linden, S. (2025). The psychology of virality. Trends in Cognitive Sciences. Advance online publication.

Ece Su Kol
Ece Su Kol
Ece Su Kol, lisans eğitimini Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde tamamlayarak 2021 yılında “psikolog” unvanını almıştır. Lisans eğitimi boyunca, Ankara Gazi Mustafa Kemal Meslek ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi gibi çeşitli kurumlarda gönüllü stajlar yaparak mesleki deneyim kazanmıştır. Mezuniyetinin hemen ardından, Boylam Psikiyatri ve AMATEM Hastanesi'nde Klinik Uygulamada Psikoloji Okulu (KUPO-N) ve Nesnel Değerlendirme Eğitimi alarak uzmanlık yolculuğunu sürdürmüştür. 2023 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’na başlayan Ece Su Kol, bu süreçte Bilkent Şehir Hastanesi ve Temada Psikiyatri Merkezi gibi yataklı psikiyatri servislerinde alan çalışmaları gerçekleştirmiştir. Eğitim sürecinde Doç. Dr. Meryem Karaaziz’in rehberliğinde psikoterapi süpervizyonunu tamamlamış olup, şu anda tez çalışması aşamasındadır. Uzmanlık alanını derinleştirmek adına; Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Eğitimi, Bilişsel Davranışçı Temelli Oyun Terapisi Eğitimi, Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’ndan İleri Düzey Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi gibi birçok nitelikli eğitim programını tamamlamıştır. Ayrıca Türk Psikologlar Derneği’nden Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) eğitimi almış ve şu anda Davranış ve Kognitif Terapiler Birliği bünyesinde Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur tarafından verilen Kognitif ve Davranış Terapileri (KDT) Eğitimi’ne devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar