Hayatın mevsimleri içinde çeşitli süreçlerden geçeriz. Dönem dönem ufka bakmak, gelecek için atacağımız adımlara karar vermek gerekir. Yeni yollar bulmak, kendimiz için yol haritaları belirlemek elzem olur. Bütün bunlar her zaman kolay değildir. Çevre ve şartlar beklenmedik biçimde değişirken bazen gelecek için olumlu beklentilerimiz olmaz.
DEHB Tanısı ve Ufuksuzluk Hissi
DEHB tanısı alıp tedavimi kabul ettiğimde derin bir ufuksuzluk duygusuna kapıldım. Yaşamımı yönlendiren ana başlıklar altındaki kararlarımı düzenlerken yoğun bir heyecan eksikliği bana eşlik ediyordu. Bu durum aktif ve canlı tutumumu aşağı çekiyor, olaylar ve görevlerle baş etmemi zorlaştırıyordu.
Böyle zamanlarda gündelik hayat görevler yığını halinde ilerler. Eksik heyecanlarımız ve yürekten hissedemediğimiz yaşama sevincimizin sıcaklığını rutinlerimizi yavaşlatır. Sadece günlük görevler yığınını yerine getirip bırakırız. Oluş halimizin kendisi elimizden kayıp gitmiştir. Hayatımızda neşe, keyif ve coşkudan eser kalmamıştır. Bu duruma “ufuksuzluk” diyoruz. Bizi yatıştıran ve sakinleştiren o deniz, çoğu zaman dalgalıdır artık ve ufuk kapalı. Uzağı görmek ve ne kadar uzağa gideceğimize karar vermek zor.
Duygusal Karmaşa ve Kimlik Soruları
Tedavime devam ederken aynı anda kendini bana duyuran pek çok soruyla baş başa kaldım. Geriye baktığımda başlayıp tamamlayamadığım işler, arkamda biriken yığınlarca başarısızlık hikâyesi vardı. Gerçek ben kimdim? Bir yandan çok sevdiğim, odaklandığımda sonuçlarından mutluluk duyduğum, beni diğerlerinden ayıran başarılarımı da görüyordum. Ben kimim? Bu birbirine zıt gibi görünen kişilerin hangisiyim?
Nereye aidim? Neyi yapabilirim, neyi yapamam? Sorularım, zihnimde oluşan sisi gittikçe artırıyor, ufku görmek gittikçe zorlaşıyordu. Yönsüz ve ufuksuzdum. Peki, bu durumun derinliği ne kadardı? Bu derinlik hayatımın alanlarına nasıl yansıyordu? Hem uzağı hem yakını göremiyordum.
DEHB’li Bireylerde Görsel ve Zihinsel Bulanıklık
DEHB kişisi, ufuksuzluk yaşadığında astigmat ve miyop sorunlarını aynı anda yaşayan, görme bozukluğu çeken kişiye benzer. Nereye baksa, hangi olay ve durumu değerlendirmeye kalksa yeterince açıklık ve netlik hissetmez. Kendi içine kapanan bir izolasyon içindedir. Benliği ile bağlantı kurmakta zorluk çeker. Kendine sorduğu soruların cevaplarını kendi sesinden duyamaz. Sıklıkla hiç olmayacak herhangi bir duruma hiperfokus tepkisi verirken gündelik hayatın organizasyonu aksar. Hiperfokus bittiğinde elinden kayıp gidenlerin farkına varır. Kayıp duygusu geri çekilmeyi kolaylaştırır, izolasyon artar. Acı, kırgınlık, kızgınlık, öfke duyguları birbirine karışır. Kendimize yönelen öfke giderek büyür.
Sorular peşi sıra gelir. Kendime olan kızgınlığımla nasıl baş edeceğim? Hayatın akışında yeni gelen olay ve durumlarla bu üzüntünün etkisinde kalmadan nasıl baş edeceğim? Yeni ve doğru kararları nasıl alacağım? Bütün bunlara ve yeni olaylara karşı mesafemi nasıl koruyacağım?
DEHB ve İlaç Kullanımının Getirdiği Yeni Ben
İlaç kullandığımda ortaya çıkan ben ile ilaçsız olan beni gördüğümde yaşadığım şoku hâlâ hatırlıyorum. Farkına vardım ki; ilaç öncesinde yaşadığım duygusal karmaşaya bir de ilaç kullanımı ile karşılaştığım “yeni ben” karmaşası eklenmişti.
Hayat hiçbirimizi beklemez, durmaz akar. Çok sevdiğimiz yakınlarımızın kaybı, günlük işler, mesleki gelişimimiz, ailemizin ve çevremizin beklentileri peşimizi bırakmaz. DEHB kişisinin duygusal ve duyusal hassasiyeti olan bitenin içinde duygusal karmaşaya yol açar. Yönsüzlüğümüze ve ufuksuzlukumuza çoğu zaman bu duygusal karmaşa eşlik eder. Yaşamların karmaşasının üzerine duygusal karmaşa ve kafa karışıklığının gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Çare Arayışı: Bilgi mi, Kendimiz mi?
Çareler ararız, acil çözümler isteriz. Bizi ferahlatacak en yakın kaynağa ulaşmak isteriz, kitaplara sarılırız. Bol bol kaynak taraması yaptım. DEHB ile ilgili pek çok ortak bilgiyi bir araya getirdim, semptomlarını anladım. Yine de yaşadığım duygusal karmaşaya ve kafa karışıklığına cevap verecek “hap bilgi”ye, “kesin çözüm”e rastlayamadım. Sorularımın yarıdan fazlası cevapsız kalıyordu. Peki cevap nerede?
Kendimde.
Kabullenme ve İrade: Yeni Ufuklara Doğru
Şimdi bu satırları yazarken durup derin bir nefes alıyorum. Bir nefes daha… bir nefes daha. Bu nefeslerle yazarken hatırladığım o derin yönsüzlük, ufuksuzluk, kaygı ve duygusal karmaşayı salıveriyorum. Kendime şefkatle şunu hatırlatıyorum: sanırım varoluşumuz böyle. Hayatın akışı içinde neler yaşayacağımızı tam kestirebilmek pek mümkün değil. Hayat dediğimiz başımıza gelenlerin toplamıdır. Yetişkin olma sorumluluğunu elime alıp yaşamın bütün karmaşası içinde beklenmedik anlarını da kabul ediyorum. Yönsüz kalırken yönümü bulduğum anları da hatırlıyorum. Bazen kararlı bir tutumla derinlerde kendini hissettiren kararsızlık endişesi yan yana olabilir. Bütün bunları kabul ettiğimde ikisi birbirine sarılabilir. Bu böyle. Kendimde her iki durumun varlığını sessizce hissedip yükselen dalgalar gibi beni saran duygularımın varlığına izin verebilirim. Kabul.
Ufuksuzlukum, kendimdeki karar verebilen iradeyi hatırlamama hizmet ediyor. Farkındalığımın artması yaşadığım duygusal karmaşayı görmeme yardım etti. Kabullerim bu karmaşadan çıkabilmem için kendimden bile sakladığım gizli hazineye ulaşmamı sağladı. Hepimizde var olan irade, bizi harekete geçiren gizil gücümüzdür. İradeyi kullanmaya karar vermek geminin dümenine geçmek gibidir. Böylelikle yeni rotalar belirleyebilir, yeni ufuklara açılabiliriz. Şimdi rahatlıkla bu karmaşadan çıkmak için hayatımın kendi sorumluluğumda olan alanlarını gözden geçirebilirim.
Gelecek Adımlar: DEHB ile Yeni Ufuklar
Bir sonraki yazımda yetişkin sorumluluğu ile irade koyabileceğimiz hayat alanlarımızı gözden geçireceğiz. Böylelikle DEHB’in bizi ufuksuz bıraktığı noktalardaki sisi aralayacağız. Sisin içinde kaybolmak yerine yön duygumuzu geliştiren araçları bulmaya odaklanacağız. DEHB varoluşumuzun gerçeğidir. Onun ışığının doğru kullanımı bize yol gösterebilir. Kim bilir, DEHB belki de deniz fenerimizdir, onun yol göstericiliğinde yeni ufuklara ulaşmak mümkün olabilir.