Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocukluk Dönemindeki Bağlanma Stilleri Duygusal Zekayı Nasıl Etkiler?

Çocukluk çağı deneyimlerimiz, gelecek hayatımızdaki sosyal iletişim becerilerimizi ve duygusal zekamızı nasıl şekillendirir? Bağlanma kavramı, psikolojide kişilerin başkaları ile kurduğu ilişkileri ve bu ilişkileri sürdürme becerisini ifade etmektedir. Çocukluk döneminde bakım verenler ile kurulan bağ ve ilişki, yetişkinlik dönemindeki sosyal ilişkileri, romantik ilişkileri hatta duygusal zeka gelişimini bile etkilemektedir. Peki, bağlanma stiliniz nedir ve sosyal iletişim becerilerinizi (duygusal zekayı) nasıl şekillendirir?

Bağlanma Teorisi Nedir?

John Bowlby tarafından ortaya atılan ve daha sonra Mary Ainsworth tarafından geliştirilen bağlanma teorisine göre, bağlanma, bireylerin erken yaşlardan itibaren bakım verenleriyle kurdukları bağların ve ilişkilerin, yetişkinlik hayatlarındaki psikolojik, sosyal gelişimlerini ve diğer insanlarla olan iletişimlerini nasıl şekillendirdiğini açıklayan bir teoridir. Bu teoriye göre bebekler doğuştan bir bağlanma sistemi ile dünyaya gelirler ve hayatta kalabilmek için bakım verenlerine ihtiyaç duyarlar.

Bağlanma teorisinde dört temel bağlanma stili vardır:

a) Güvenli Bağlanma:

Çocuk ile bakım veren arasında güven dolu bir ilişki vardır. Bakım veren, çocuğa rahatça keşif yapması için öz denetimi elden bırakmayarak alan yaratır ve güvenli bir ortam sağlar. Böylelikle çocuk bakım verenine rahatlıkla geri dönebilir.

Bu bireyler yetişkinlik dönemlerinde:

  • İlişkilerinde duygusal bağ kurabilirler.
  • Daha dengeli ilişkiler kurma eğilimindedirler.
  • Kişilik yapısı olarak daha özgüvenli, daha sosyal vb. bir kişilik yapısına sahiptirler.
  • İlişkilerinde kolaylıkla kendilerini açık ve net bir şekilde ifade edebilirler.
  • Çatışmaları çözme becerileri yüksektir.

b) Kaygılı (Endişeli) Bağlanma:

Çocuk, bakım verenin tutarsız ilgisi nedeniyle kaygılı olma eğilimindedir. Bakım vereni ile ilişkisinde kaygısı oldukça yüksektir.

Bu bireyler, yetişkinlik dönemlerinde:

  • İlişkilerinde bağımlı olma eğilimindedirler.
  • Güvensiz olma eğilimindedirler ve başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı duyarlar.
  • Hem sosyal ilişkilerinde hem romantik ilişkilerinde terk edilme, sevilmeme gibi düşünceleri vardır.
  • Yakın çevrelerinin duygularına, düşüncelerine karşı aşırı hassasiyet gösterirler ve etraflarındaki kişileri aşırı kontrol etme eğilimindedirler.

c) Kaçıngan Bağlanma:

Çocuk, bakım vereninin ilgisiz ve ihmalkar tavırları nedeniyle duygusal bağ kurmaktan kaçınır. Bakım vereni ile ilişkisinde duygularını, düşüncelerini açık ve net bir şekilde ifade edemez. İhtiyaçlarını ve taleplerini belirtemez.

Bu bireyler yetişkinlik dönemlerinde:

  • Duygusal bağ kuramazlar.
  • Duygusal yakınlıktan kaçınma eğilimindedirler.
  • Duygularını açıkça ifade edemezler, bastırma eğilimindedirler.
  • İlişkilerinde güven sorunları yaşarlar, karşılarındaki kişiye güven duymakta zorlanırlar.
  • İlişkilerinde partnerleri ile bağımsızlık-bağlanma çatışmaları yaşayabilirler. Kendileri genellikle bağımsızlık isteyen taraf olma eğilimindedirler.

d) Kaygılı-Kaçıngan Bağlanma:

Çocuk bakım vereninden hem korkma eğiliminde hem de ona ihtiyaç duyma eğilimindedir. Daha çok ihmal, istismarvb. travmatik durumlar yaşayan bireyler bu bağlanma stiline sahiptir.

Bu bireyler yetişkinlik dönemlerinde:

  • İlişkilerinde çelişkili davranışlar gösterirler. Yakınlarına hem yaklaşma hem uzaklaşma eğilimindedirler.
  • İlişkilerinde güvensizlik, korku ve kaos yaşama eğilimindedirler.
  • Yoğun duygusal dalgalanmalar yaşarlar. Aşırı kaygılı ve aşırı kaçınmacı davranışlar arasında gelgitler yaşayabilirler. Ani ağlama krizleri, öfke patlamaları veya duygusal olarak içe çekilme yaşayabilirler.
  • Terk edilme kaygıları oldukça yoğundur ve ilişkilerinde güven duymakta oldukça zorlanırlar.
  • Çocukta ihmal, istismar vb. travmatik olaylar yaşamış olma ihtimalleri oldukça yüksektir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), anksiyete bozuklukları ya da depresyon geliştirme riski oldukça yüksektir.
  • Kendi kimliklerini tanımakta ve anlamakta zorluk yaşarlar.

Duygusal Zeka (EQ) Nedir?

Peter Salovey ve John Mayer tarafından ortaya atılan ve Daniel Goleman tarafından geliştirilen duygusal zeka, kendi duygularını tanıma, yönetme becerisinin yanında başkalarının duygularını anlama ve sosyal ilişkileri ve etkileşimleri etkili bir biçimde yönetme alanları içerir.

Goleman, duygusal zekayı beş temel ana alanda açıklamaktadır:

  1. Kendini Tanıma (Öz Farkındalık)
    Bireyin kendi duygularını tanıyabilme ve anlamlandırabilme becerisidir. Eğer birey duygularını fark ederse ve bunu doğru bir şekilde ifade ederse, olaylara tepkilerini daha iyi yönetebilir ve diğer insanlarla daha doğru iletişim kurabilir.

  2. Duygularını Yönetme (Öz Düzenleme)
    Duyguları düzenleme becerilerinin yüksek olması ile stres, anksiyete vb. olumsuz duygular ile baş etme becerisinin gelişmiş olması.

  3. Motivasyon
    Kendi duygularını doğru bir şekilde düzenleyerek ve kendini motive ederek hedeflerine ulaşma becerisi gösterme. İçsel motivasyonu (kişinin içinden gelen bir aktiviteyi bir haz, merak duygusuyla yapma eğilimi) yüksek bireyler, dışsal motivasyonu (kişinin ödül/ceza sisteminden kaynaklı bir aktiviteyi yapma eğilimi) yüksek bireylere göre hayatta daha kararlı ve istikrarlı ilerlerler.

  4. Sosyal Beceriler (Kişiler Arası İletişim Yönetimi)
    İletişim, liderlik, çatışma yönetimi ve takım çalışması gibi insan ilişkilerini etkili şekilde yönetebilme becerisidir.

Bağlanma Stilleri ve Duygusal Zeka (EQ) Arasındaki İlişki

Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal zekaları oldukça yüksektir. Kendini tanıma (duygularını tanıma), duygularını yönetme, empati kurma, sosyal ilişkilerini yönetme, çatışma çözümü, liderlik vb. becerileri oldukça yüksektir.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler duygusal zekaları değerlendirildiğinde ise; yüksek empati ve sosyal farkındalık gösterme eğiliminde olsalar dahi duygularını düzenleme ve kendilerine güven alanlarında zorluk yaşayabilirler. Sosyal ilişkilerinde genellikle terk edilme ve sevilmeme inançları yaygındır. Çatışma çözme becerileri gelişmemiştir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal zekaları değerlendirildiğinde kendini tanıma (duygusal farkındalık), empati kurma ve yakın ilişkiler geliştirme becerileri genellikle düşük olmakla beraber öz değer/öz yeterlilik, motivasyon, stres yönetimi gibi becerileri oldukça yüksektir.

Kaygılı/kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler duygusal zekaları bazı alanlarda oldukça güçlü iken bazı alanlarda zayıftır. Bu bireyler duygularını tanıma (kendini tanıma), duygularını düzenleme, sosyal beceriler alanlarında zayıfken, motivasyon ve empati kurma alanlarında daha iyi beceriler sergilerler.

Sonuç

Bağlanma stilleri, bireylerin duygusal zekasını şekillendiren temel unsurlardan biridir. Güvenli bağlanma, kişinin hem kendi duygularını hem de başkalarının hislerini anlamasını kolaylaştırarak yüksek duygusal zeka ile ilişkilidir. Kaygılı bağlanma, yoğun duygusal dalgalanmalar nedeniyle empatiyi artırabilir ancak duygu düzenleme konusunda zorluk yaratabilir. Kaçıngan bağlanma, bireyin duygularını bastırmasına yol açarak duygusal farkındalık ve empatiyi zayıflatabilir. Kaygılı-kaçıngan bağlanma ise düzensiz duygusal tepkilere sebep olarak istikrarlı ilişkiler kurmayı zorlaştırabilir. Sonuç olarak, bağlanma biçimleri, duygusal zekanın her bileşenini doğrudan etkileyerek bireyin sosyal ve psikolojik uyumunu belirleyebilir

Kaynakça

  • Bowlby, J. (1969). Bağlanma ve Kayıp: Cilt 1. Bağlanma. Basic Books.
  • Goleman, D. (1995). Duygusal Zeka: Neden IQ’dan Daha Önemli Olabilir? Bantam Books.

Güneş Erman
Güneş Erman
Güneş Erman, uzman psikolog ve yazar olarak psikoloji, psikolojik danışmanlık alanlarında önemli deneyimlere sahiptir. Lisans eğitimini ve yüksek lisans eğitimlerini psikoloji alanında tamamladıktan sonra sivil toplum kuruluşlarında, aile danışmanlık merkezinde vb. çalışarak alanda önemli deneyimler kazanmıştır. Erman, özellikle çeşitli dergilerde ve dijital mecralarda psikoloji içerikleri yazmaya devam etmektedir. Yazarın ana motivasyonu psikoloji biliminin herkes tarafından net ve anlaşılır olmasını sağlayacak yazılar üretmektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar