Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocuğunuz Neden ‘Üzgün Emoji’yi Anlamıyor?

Günümüzde 0-6 yaş arası çocukların ekran süresi hızla artıyor. Tablet, akıllı telefon ve televizyon kullanımı, çocukların gelişiminde önemli bir rol oynarken, bu durumun olumsuz etkileri de göz ardı edilmemeli. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2 yaş altı çocukların %75’inin düzenli ekran kullandığını belirtirken, Türkiye’de 3-6 yaş arası çocukların günde ortalama 2.5 saat ekran başında olduğu görülüyor (TÜİK, 2023). Peki, bu durum çocukların duygusal gelişimini nasıl etkiliyor? “Dijital çocukluk” olarak adlandırılan bu fenomen, empati eksikliği ve sosyal becerilerde gecikme gibi riskleri beraberinde getiriyor.

1. Empati Eksikliği ve Sanal Kabuk

Yüz yüze iletişim yerine ekranla etkileşim kurmak, çocukların duygusal okuryazarlık becerilerini zayıflatıyor. Örneğin, anaokulunda tabletle oynayan bir çocuk, ağlayan arkadaşını teselli etmek yerine tepkisiz kalabiliyor. Gerçek dünyadaki duygusal uyaranlardan uzaklaşan çocuklar, “üzgün emoji”yi tanısa bile bu duygunun gerçek hayattaki karşılığını anlamakta zorlanıyor. Klinik Psikolog Aylin İpek’e göre, “Ekran, çocuğu sanal bir kabuğa hapsederek gerçek dünyadaki sosyal ipuçlarını kaçırmasına neden oluyor” (Kişisel Görüşme, 2023).

2. Dil Gelişiminde Yavaşlama

Pasif ekran kullanımı, çocukların dil gelişimini geciktiriyor. Pediatrics dergisinde yayınlanan bir araştırmada (Smith & Johnson, 2021), çocukların ekrandan duydukları kelimeleri tekrar etseler bile, bunun gerçek bir diyaloğun yerini tutmadığı vurgulanıyor. Erken yaşta dil gelişimi için yüz yüze iletişim büyük önem taşıyor.

3. Dürtü Kontrolü Sorunları

Anlık ödül mekanizması sunan dijital oyunlar (örneğin, “seviye atlama”, “puan toplama”), çocuklarda sabırsızlık ve dürtüsel davranışlar oluşturabiliyor. Cincinnati Çocuk Hastanesi’nden Dr. John Hutton’ın belirttiği gibi, prefrontal korteks gelişiminin yavaşlaması, bu tür davranış problemlerini tetikleyebiliyor (Hutton, 2020).

Araştırmalar ve Uzman Görüşleri

  • American Academy of Pediatrics (AAP): 2 yaş altı çocukların ekranlardan tamamen uzak tutulmasını öneriyor (AAP, 2021).

  • Nörobilim Perspektifi: Ekran ışığının prefrontal korteks gelişimini yavaşlattığı, bu da duygu düzenleme ve karar verme becerilerini olumsuz etkilediği biliniyor (Hutton, 2020).

Ebeveynler İçin Pratik Çözümler

1) Ekran Süresini Dengeleyin

  • 20-20-20 Kuralı: 20 dakika ekran kullanımından sonra, 20 saniye boyunca 20 metre uzağa bakmak, çocuklarda göz sağlığı açısından faydalıdır.

  • Yaşa Uygun Limitler: 2-5 yaş arası çocuklar için ekran süresi günde maksimum 1 saat ile sınırlandırılmalı (AAP, 2021). Kaliteli çocuk içerikleri tercih edilmeli.

2) Alternatif Aktivitelerle Ekran Süresini Azaltın

  • Duyusal Oyunlar: Kum, su veya oyun hamuru ile oynamak, çocuğun dokunsal gelişimini ve yaratıcılığını destekler.

  • Aile İçi Sohbet Saatleri: Ekransız akşam yemeği saatleri, aile içi iletişimi güçlendirir.

3) Kaliteli İçerik Seçimi

  • Eğitici uygulamalar ve duyguları öğreten interaktif çocuk oyunları tercih edilmelidir.

  • Çocukla birlikte izleyip içeriği yorumlamak, duygusal gelişim açısından önemlidir. Örnek: “Bu karakter neden üzgün sence?”

Sonuç: Dijital Dünyada Duygusal Sağlamlık

Teknoloji hayatımızın bir parçası, ancak çocukların duygusal gelişimi için sınırlar koymak ebeveyn sorumluluğu olarak kritik önemdedir. Ekranı bir “bakıcı” değil, bir “araç” olarak kullanmak, çocuğun sağlıklı gelişimi açısından büyük fark yaratır.
Bu hafta çocuğunuzla birlikte bir “dijital detoks günü” planlayın. Parkta yürüyüş yapın, birlikte resim çizin ya da sağlıklı bir yemek hazırlayın. Unutmayın:
👉 Gerçek dünyadaki anılar, sanal dünyanın sunduğu ödüllerden çok daha değerlidir.

Enes Candar
Enes Candar
MEF Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim. Psikolojinin tüm alt disiplinleriyle ilgilenmekle birlikte, özellikle bilişsel psikoloji, klinik psikoloji, gelişim psikolojisi ve sosyal psikoloji gibi alanlara yoğunlaşmaktayım. Bunun yanı sıra disiplinlerarası bir yaklaşımla etik, epistemoloji, ontoloji, siyaset bilimi, felsefe ve sosyoloji gibi sosyal bilimlerle de ilgileniyorum. Akademik ilgi alanlarımı geliştirmek ve yazılarımı paylaşmak amacıyla Hapyazı isimli platformda içerikler üretiyorum. Hapyazı, akademik ve popüler bilim içeriklerinin yayımlandığı bir platform olup, burada sosyal bilimler ve psikolojiye dair yazılar yazıyorum. Şu ana kadar psikolojiyle ilgili iki yazım bu platformda yayımlandı ve ilerleyen süreçte farklı konular üzerine yazmaya devam edeceğim. Psikoloji ve sosyal bilimlere dair araştırmalar yaparak kendimi geliştirmeyi, öğrendiklerimi paylaşmayı ve akademik bir perspektifle düşünmeyi önemsiyorum. Bilimsel bilgiye dayalı, eleştirel ve analitik bir bakış açısıyla çalışmalarımı sürdürüyor, farklı disiplinleri bir araya getirerek psikolojiye daha geniş bir perspektiften bakmaya çalışıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar