Cuma, Ekim 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Cam Tavan Sendromu: Cinsiyet Eşitsizliğinin Psikolojik Boyutu

Dinamik toplum yapısı, küreselleşme ve teknolojik gelişmeler, iş yaşamında önemli değişimleri de beraberinde getirmiştir. Bu değişimlerden biri, kadın çalışan sayısının artmasıdır; ancak bu artış, iş hayatında yeni problemleri de gün yüzüne çıkarmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, kadın çalışanların mesleki yeterlilik ve donanımlarına rağmen üst düzey yönetici pozisyonlarına yükselmekte güçlük çektiklerini ve erkek çalışanlarla eşit ücret karşılığı çalışamadıklarını ortaya koymaktadır. Bu noktada karşımıza “cam tavan sendromu” çıkmaktadır.

Cam tavan, kadınlar ile üst yönetim arasında var olan ve onların başarılarına ve liyakatlarına bakmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen, aynı zamanda aşılamayan engelleri nitelemektedir. Bu engeller de, işletmelerin rekabet üstünlüğünü elde etmelerine ve farklı yeteneklere sahip kişilerin üst düzey yönetimde yer alamamalarına neden olmaktadır (Karcioğlu, Leblebici, 2014).

Toplumsal Cinsiyet Rolleri

Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeğin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak sosyal hayatta üstlendiği rol ve sorumlulukları belirler. Modern dünyanın gelişimi ile bu roller daha eşitlikçi bir yapıya doğru evrilmeye başlamış olsa da, iş hayatında eşitlik hâlâ tam anlamıyla sağlanamamıştır. Kadınlar, genellikle ev işleri ve çocuk bakımı gibi sorumluluklarla yükümlü kılınmakta, bu durum ise kültürel olarak erkeklerin gerisinde kalmasına yol açmaktadır.

Geleneksel cinsiyetçi yaklaşımlar yavaş yavaş kaybolmaya başlasa da, iş yaşamında mevcut durum hâlâ kendini korumaktadır. Bu eşitsizlikler, örgüt performansını olumsuz etkileyerek kadın çalışanlarda motivasyon kaybı, ekonomik engeller, mobbing ve iş kaybına neden olabilmektedir.

Cam Tavan Sendromunun İş Yaşamındaki Görünümü

Günümüzde kadınların iş gücüne katılım oranı artsa da, üst düzey yönetici pozisyonlarında erkeklerin hâkim olduğu görülmektedir. Bu dengesizlik, toplumsal cinsiyet kalıplarının, örgütsel önyargıların ve kültürel kodların bir sonucudur. Cam tavan sendromu, bu görünmeyen fakat güçlü engelleri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır (Karcioğlu & Leblebici, 2014).

Kadınlar, yetkinlikleri ve başarıları ne kadar yüksek olursa olsun, örgüt içindeki bu bariyerlerle karşılaşarak kariyerlerinde belirli bir noktada durmak zorunda kalabilmektedir.

Psikolojik Etkiler

Cam tavan sendromu, kadınlarda yoğun duygusal yıpranma ve içsel çatışmaya yol açar. Sürekli olarak erkek meslektaşlarına göre daha fazla çaba harcamak, zamanla değersizlik ve yetersizlik duygularını pekiştirir. Karcioğlu ve Leblebici (2014), bankacılık sektöründe yaptıkları araştırmada, bu duyguların uzun vadede özgüven kaybı ve motivasyon düşüklüğüne yol açtığını belirtmişlerdir.

Sendromun en belirgin etkilerinden biri, tükenmişlik ve stres düzeyindeki artıştır. Kadın çalışanlar hem profesyonel yaşamda başarı elde etmeye çalışırken hem de toplumsal rollerini yerine getirme baskısı altındadır. Bu durum, iş-yaşam dengesini bozarak psikosomatik belirtilere (baş ağrısı, uykusuzluk, yorgunluk gibi) yol açabilir (Maslach & Jackson, 1981).

Ayrıca cam tavanın bilişsel etkileri de oldukça dikkat çekici ve önemlidir. Sürekli reddedilme ve görmezden gelinme deneyimleri, bireyin “yetersizim” düşüncesini içselleştirmesine neden olabilir. Bu içselleştirme süreci, kadınların kendi kariyer hedeflerini sınırlamalarına yol açarak örgütsel ayrımcılığın bir parçası haline gelmelerine neden olur (Eagly & Carli, 2007).

Sonuç

Cam tavanın psikolojik etkileri yalnızca bireysel düzeyde kalmaz; örgüt içi ilişkileri ve genel iş iklimini de olumsuz etkiler. Kadın çalışanların yaşadığı güvensizlik ve aidiyet eksikliği, ekip içi iletişimi zayıflatır ve örgütsel bağlılığı düşürür. Uzun vadede bu durum, iş gücü devrinin artmasına ve kurumsal verimliliğin azalmasına yol açabilir (Karcioğlu & Leblebici, 2014).

Ne yazık ki cam tavan sendromu, modern iş dünyasında hâlâ kırılmayı bekleyen bir bariyer olarak varlığını sürdürmektedir. Bu bariyer yalnızca kariyer yollarını değil, kadınların ruh sağlığını, benlik saygısını ve yaşam doyumunu da derinden etkiler. Bu nedenle kurumların, cinsiyet eşitliği politikalarını uygulamakla kalmayıp, psikolojik destek mekanizmaları kurmaları büyük önem taşımaktadır.

Kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koyabilmeleri için hem örgütsel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturulmalıdır.

Kaynakça

  • Eagly, A. H., & Carli, L. L. (2007). Through the labyrinth: The truth about how women become leaders. Harvard Business School Press.

  • Karcioğlu, H., & Leblebici, D. (2014). Kadın yöneticilerde kariyer engelleri: Cam tavan sendromu. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 28(4), 1–18.

  • Maslach, C., & Jackson, S. E. (1981). The measurement of experienced burnout. Journal of Occupational Behavior, 2(2), 99–113.

Rananur saraç
Rananur saraç
Rananur Saraç, lisans eğitimini Sosyoloji bölümünde tamamlamıştır. Eğitim hayatı boyunca farklı kurumlarda staj yapma imkânı bulmuş, aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol alarak sahada gözlem ve deneyim kazanmıştır. Bu süreçte özellikle birey-toplum ilişkisine dair çalışmalar ilgisini çekmiş ve akademik olarak sosyal psikoloji ile örgüt ve endüstri psikolojisi alanlarına yönelmiştir. Yazılarında psikoloji ve sosyolojinin kesişim noktalarını ele alarak, bireyin iç dünyası ile toplumsal dinamikler arasındaki görünmez bağları anlaşılır bir dille aktarmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar