Kültürel Mitlerin Ebeveynlikteki Görünmez Gücü
“Böyle gördük, böyle gider” cümlesi aile içinde sıkça duyduğumuz bir kültürel mottodur. Ancak bu söz, sadece geleneksel bir söylem değil, ebeveynlik anlayışının en temel taşıdır. Türkiye gibi kolektivist kültürlerde “anne baba sözünden çıkılmaz” veya “eti senin kemiği benim” gibi sözler ebeveynlikte sınırları ve otoriteyi meşrulaştıran kültürel mitlerdir.
Bu kültürel mitler, yalnızca çocuklukta değil, yetişkinlikteki ilişki dinamiklerinde de kendini gösterir. Sosyal psikoloji araştırmaları (Kağıtçıbaşı, 2007) kültürel normların bireylerin davranış örüntülerini ve ebeveynlik algısını kalıcı biçimde şekillendirdiğini ortaya koyar. Mitler, ebeveynlerin duygusal tepkilerini, disiplin anlayışlarını ve çocuklarının bağımsızlık ihtiyaçlarına bakışlarını biçimlendirir. Böylece kuşaktan kuşağa aktarılan sessiz bir “ebeveynlik el kitabı” ortaya çıkar.
Bir örnek vermek gerekirse, Alice Miller’ın The Drama of the Gifted Child kitabında, çocuklukta duygusal ihtiyaçları karşılanmamış bireylerin yetişkinlikte kendini değersiz hissetme ve sürekli onay arama döngüsüne girdiğini görüyoruz. Kitapta aktarılan vakalar, travmanın kültürel normlar ve aile mitleri aracılığıyla bireyin psikolojik gelişimi üzerindeki kalıcı etkilerini çarpıcı biçimde gösteriyor.
Nesiller Arası Aktarım: Görünmez Bir Psikolojik Miras
Psikanalitik literatürde (Fraiberg, Adelson ve Shapiro, 1975) “ghosts in the nursery” kavramıyla anılan şey, ebeveynlerin kendi çocukluk travmalarını farkında olmadan yeni kuşaklara aktarmasıdır. Çocuklukta duygusal olarak ihmal edilen bir ebeveyn, kendi çocuğuna aşırı müdahaleci veya mesafeli davranabilir.
Bu aktarım yalnızca davranışlarda değil, duygusal regülasyon biçimlerinde de kendini gösterir. Böylece “aile efsaneleri” veya “aile sırları” nesiller boyunca tekrarlanır ve bir döngü halini alır (Bowen, 1978). Araştırmalar, ebeveynlerin kendi travmalarının farkında olmalarının bu döngüyü kırmada ilk adım olduğunu vurgular.
Küçük bir vaka örneği: 7 yaşındaki bir çocuk, annesinin sürekli eleştirilerine maruz kalıyor ve kendi başarısını yeterli görmüyor. Bu anne, kendi çocukluğunda aynı şekilde eleştirilmiş ve sevgi eksikliği yaşamış. Bu durum, nesiller arası aktarımın somut bir örneğini oluşturuyor; çocuğun duygusal tepkileri, ebeveynin geçmiş travmasıyla iç içe geçmiş durumda.
Travmanın Kültürel Kodları
Travma yalnızca bireysel bir yara değil, aynı zamanda kültürel bir hafızadır. Toplumsal olaylar (zorunlu göçler, ekonomik krizler, savaşlar) ebeveynlik biçimlerine dolaylı yoldan sızarak “güvende olma” veya “aşırı fedakârlık” gibi değerlerin aktarılmasına yol açar.
Çocuğa “dış dünya tehlikelidir” mesajı veren ebeveynlik biçimleri, aslında kolektif bir korkunun ürünüdür. Bu korku, disiplin yöntemlerinden duygusal yakınlığa kadar birçok davranışı etkiler. Güncel bulgular, travmanın “epigenetik” düzeyde bile aktarılabildiğini göstermektedir (Yehuda ve Lehrner, 2018).
Psikanalitik Perspektif: Klein’dan Winnicott’a
Melanie Klein’ın “iyi meme – kötü meme” kavramı, çocuğun ebeveyn figürünü nasıl içselleştirdiğini açıklar. Ebeveynin tutarlı, besleyici ve güven veren davranışları çocuğun “iyi nesne” algısını pekiştirirken; düzensiz veya cezalandırıcı davranışlar “kötü nesne” algısını güçlendirir.
Winnicott’un “yeterince iyi ebeveyn” kavramı ise kültürel mitlerin yarattığı mükemmel ebeveyn beklentisini sorgular. Bu bakış açısı, ebeveynin hatasız olması gerekmediğini, esas önemli olanın “tutarlılık ve duygusal erişilebilirlik” olduğunu vurgular. Psikanalitik perspektif, ebeveynlik üzerindeki kültürel mitlerin bireyin iç dünyasında nasıl yankılandığını anlamamıza yardım eder.
Bağlanma Stilleri Üzerine Kültürel ve Nesiller Arası Etkiler
John Bowlby’nin (1969) bağlanma kuramı ve Mary Ainsworth’un (1978) “Yabancı Durum Testi” araştırmaları güvenli, kaygılı/kaçınan ve dağınık bağlanma stillerini tanımlar.
Kültürel mitler ve nesiller arası aktarım, çocuğun ebeveyniyle kurduğu duygusal güveni doğrudan etkiler. Örneğin, “çocuk ağlarken kucağa alınmaz” veya “fazla sevgi şımartır” gibi kültürel inançlar çocuğun güvenli bağlanmasını engelleyebilir. Güvenli bağlanmanın temeli, ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına zamanında ve tutarlı şekilde yanıt vermesidir.
Travmatik Döngüyü Kırmak: Farkındalık ve Psikoeğitim
Araştırmalar, ebeveynlerin kendi çocukluk deneyimlerini anlamalarının ve psikoeğitim programlarına katılmalarının nesiller arası aktarımı azaltabildiğini gösteriyor (Lieberman vd., 2005).
Aile terapileri, ebeveyn danışmanlığı ve toplumsal farkındalık kampanyaları kültürel mitlerin sorgulanmasına yardımcı olabilir. Böylece “biz böyle gördük” döngüsünden “biz böyle görmek istemiyoruz” aşamasına geçilebilir. Ayrıca ebeveynlik uygulamalarına kültürel duyarlılık kazandırmak, toplum genelinde uzun vadeli iyileşmeler sağlayabilir.
Popüler Kültürde Yansıması
Film ve edebiyat, bu psikolojik gerçekleri görünür kılar. Örneğin Lion (2016) filminde küçük yaşta kaybolan bir çocuğun bakımından sorumlu olan yetişkin figürlerinin tutarsız davranışları, karakterin yetişkinlikteki bağlanma sorunlarını ve kimlik arayışını doğrudan etkiler. Böylece kültürel ve travmatik kodların günlük yaşam ve popüler kültürle nasıl iç içe geçtiğini gözlemleyebiliyoruz.
Size Bir Soru
Bizler ebeveynlerimizin bize öğrettiği kültürel mitleri ve davranış kalıplarını ne kadar sorguluyoruz?
Bir sonraki kuşağa hangi davranışlarımızı bilinçli olarak aktarmak, hangilerini ise değiştirmek isterdik?
Kaynakça
Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss. Basic Books.
Ainsworth, M. D. S. (1978). Patterns of Attachment. Lawrence Erlbaum Associates.
Bowen, M. (1978). Family Therapy in Clinical Practice. Jason Aronson.
Fraiberg, S., Adelson, E., & Shapiro, V. (1975). Ghosts in the nursery. Journal of the American Academy of Child Psychiatry, 14(3), 387–421.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2007). Family, Self, and Human Development Across Cultures. Lawrence Erlbaum Associates.
Lieberman, A. F., Padron, E., Van Horn, P., & Harris, W. W. (2005). Angels in the nursery. Infant Mental Health Journal, 26(6), 504–520.
Miller, A. (1979). The Drama of the Gifted Child. Basic Books.
Yehuda, R., & Lehrner, A. (2018). Intergenerational transmission of trauma effects. Annual Review of Clinical Psychology, 14, 417–447.