Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

BİLE BİLE LADES; NARSİST ARKADAŞLIKLARLA BİTMEYEN İLİŞKİ DÖNGÜSÜ

Kimse bile isteye, kolay ve huzurlu bir ilişki dinamiği yerine engebeli ve zor bir yolda ilişkisine devam etmek için can atar ki? Bahsettiğimiz ilişki yalnızca romantik ilişkiler değil, her ilişki türü olabilir ki ele alacağımız asıl ilişki türü arkadaşlık ilişkisi olacaktır.
Narsist insanların yerindeyse ‘kurbanları’ yalnızca romantik ilişkilerde karşımıza çıkmıyor. Bağlanma stillerimizden tutup, kişilik bozukluklarından devam edersek başkalarının zayıflıklarından kendi zayıflığına çok süslü koca bir pasta ayıran narsist insanları bu başlık altında konuşabiliriz. Bizim öncelikle kimden nasıl bahsettiğimizi bilmemiz gerek. Narsistik kişilik bozukluğu nedir? Narsist insanlar dediğimiz kişiler, narsistik kişilik bozukluğu olan bireylerdir. Bu durum, psikopatolojik bir rahatsızlık olarak değerlendirilmektedir fakat bu kişiler kendilerinde bir yanlışlık bozukluk olduğunu düşünemezler. Bu, onların en görülen narsizm kanıtlarındandır. Günlük hayatta devamlılığı bozacak bir durum olmasa da ikili ilişkilerde zorlu ve sancılı arkadaşlıklara sebebiyet verebilir. Narsist insanlar, özellikle kaygılı bağlanan insanları kendilerine o kadar güçlü çekebilirler ve onları orada o kadar iyi tutabilirler ki bu arkadaşlıklar bir zaman sonra bağımlılığa dönüşebilir. Öyle biriyle arkadaşızdır ki; bazen onun yanından döndüğümüzde boğulduğumuzu hissederken, bazen o olmazsa ne yapardım diye şükrederken buluruz. Bu süreç fark etmeden bizi yoran bir süreklilik haline gelirken biz yalnızca ilişkimizin zorlu ama tolere edilebilir bir durum olduğunu düşünerek kabul etme haline gireriz. Bu kişiler kendilerini o kadar büyük, başarılı, tek ve önde görürler ki arkada kalmaktan kendinizi koşarken bulursunuz. Ben merkezci yapılarından dolayı hep kendi aldıklarına odaklanırlar, onlar için kendi ihtiyaçları ve kendi istekleri başkalarından daha önemli olabilir ve aksini anlayamazlar. ‘İş görüşmesinde neden seçilmedim ya da neden benim dediğimi yapmadığınızı anlamıyorum çünkü ben diğerlerinden daha başarılıydım ve benim dediğim daha mantıklı bir seçenekti’ gibi isyanla karışık soru ve cevaplar size tanıdık geliyor mu? İnsanların duygusal yetersizliklerini kapatmaya çalışırken oluşturduğu başa çıkma yöntemleri başkalarının canını yakabilir. Narsist insanların çoğunun ortak özelliği kendilerine çok az duygusal yatırım ya da çok fazla duygusal yatırım yapmış olmasıdır. İlk cümlelerimde bahsettiğim o koca pastayı kendi içlerinde bekleyen, duygularla beslenen o küçük çocuğa ulaştırmaya çalışır, yöntemi ne olursa olsun. Zaten bu yüzden vermeyi ya da kaybetmeyi, asla kabul etmek istemezler. Onların sevgisi ya yoktur ya da sadece kendilerine yeter. Empatiden yoksundurlar, sizi anlamayı istemezler, zaten yapamazlar. Sizi sevme yöntemi sizden alabildikleridir. Güler bir yüz, yaslanacak bir omuz ya da daha basit, tavsiye alacak bir zihin ya da tutabileceği bir el. Hedefine ulaşmak için çıkar odaklı yaşam felsefelerine sahiptirler ve hayır yanıtı gibi bir engeli tehdit olarak görürler ve yokluk tehditlerini bir sopa gibi sallarlar. Biz zaman zaman bu alma verme dengesinin kaybolduğunu hissederiz ve zor da olsa bunu, ona bir cesaret açabiliriz fakat alacağımız cevap düşünceli bir adımdan çok bu eleştiriye karşı aşırı hassasiyet geliştiren öfkeli ve kabul ne demek bilmeyen birinin agresif davranışları olur.

Kaygılı Bağlanma Dinamiği

İlişkilerde göreceli bir kavram olduğunu düşündüğüm ‘normal’ kişiler olsaydık bu sorunu cesaretimizi toplayıp mı söylerdik yoksa kolayca kendimizi açabilir miydik? Kolayca açabilirdik cevaplarını alıyorum ve bizim kim olduğumuzu hemen söylüyorum; kaygılı bağlananlar. Yalnızca kaygılı bağlananlar mı bu kişilik tipine tutulur sorusunun cevabı kendimce hayır çünkü psikolojide biliriz ki kesin çizgiler yoktur. Her birey özeldir ve farklıdır. Benim bu yazıda konu aldığım iki başlık narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanların kaygılı bağlanan kişileri yanında tutabilmesi. Kaygılı bağlanmak aslında üç ana bağlanma stilinden bir tanesidir. Bağlanma dediğimiz şey aslında çocuk ile bakım veren kişi arasındaki ilk ilişkidir. Kaygılı bağlanmada çocukluktan gelen, çocuğa karşı dengesiz bir ilgi veriş hakimdir. Bazen ilgili bazen ilgisiz davranışlara karşı çocuklar ‘ya beni terk ederse?’ korkusunu yaşarlar ve süregelen zaman içinde bu çocuklar büyüdüklerinde de ilişkilerinde kaygılı bağlanmış olurlar. İlişkilerde terk edilmekten korkan kaygılılar, narsistlerin en yakın arkadaşıdır, çünkü narsist insanlar kendi menfaatleri için kaygılıları yanında tutarken kaygılı kişi bu yanında tutmayı sevgi olarak alır ve göreceği herhangi bir kötülük ondan ayrılmasına sebep olmaz. Sürekli bir ‘acaba beni dost olarak kabul ediyor mu?’ düşünceleri, onay ihtiyaçları ve kendi değer kaygısı, narsist insanların ilgi ve hayranlık isteklerini besler, onu verici bir kaynak olarak gördükçe de yanında tutmak için can atar. Kaygılı bağlanan kişi sürekli vermeye ve ilişkiyi kurtarıp dengede tutmaya çalışırken, narsist kişi sürekli karşılıksız destek almaya ve kişiyi kontrol altında tutmaya yönelir. Kaygılı insanlar karşılarındaki kişilerin kim ve nasıl davranışları olduğundan çok kendileriyle nasıl ilgilendiklerine kafa yordukları için narsist kişileri çoğumuzun yapamadığı gibi ayırt etmekte zorlanabilir.

Kırmızı Bayraklar

Basit ama tehlikeli birkaç narsistik davranışları buraya küçük ama yıpratıcı kırmızı bayraklar olarak sıralayabiliriz; yaptığın arkadaşlık adımlarının tek taraflı olduğunu, onun sana adım attığı anların sayılı ve çok zor olduğunu fark edersin. Tartışmalarda kendini hep ilk özür dileyen olarak bulursun, bir bakmışsın haklı olduğun halde manipüle edildiğin için ağzından ‘ama o haklıydı tabii ben bu davranışımın onu etkilemesi kötü bir durum.’ cümleleri çıkmaya başlar. Sınır koyamaz, hayır diyemez halde olursun çünkü içten içe hissedersin ki karşı taraf senden bir şey alamadığı an yollarınızı ayırmayı seçer. Senin ihtiyaçlarının onun nezdinde hiçbir önemi yoktur ve bunu sen fark ettiğin an başka bahanelerle bu fark edişini (laf yerindeyse gözünün açılmasını) engeller. Bu sebepler narsist birini kısmen gözlemleyebilmemizi sağlar. Kaygılı bireylerin kopamayışı narsist insanlar için ödül olur.

Sonuç

Burada yalnızca kaygılı bağlananlar ve narsist insanların bitmeyen döngüsünden bahsetsek de bu demek değildir ki narsist insanların ağına bir tek kaygılı bağlananlar takılır. Kendi psikolojik sağlamlık yolculuğunuza çıkmak kolay değil, bu yazı özellikle kaygılı bağlanan insanların bağ kurduğu (bu arkadaşlık ilişkisi olabilir, romantik ilişkiler olabilir.) kişileri daha iyi tanımlayabilmesi ki daha fazla iletişim kuramayacağı ya da görülmediğini hissedeceği, sürekli debelendiği bir ilişkide kalmamak için adım atabilsin. Hayatta herkes belki de bir dönem zorlu psikolojik bağlardan kopmayı öğrenir. Önemli olan bu bağların kopsa da sizin elinizde kalacağını bilmeniz.

Pelin Yağmur Mandıralı
Pelin Yağmur Mandıralı
Ben, Pelin Yağmur Mandıralı, 27 Nisan 2004’te İstanbul’da doğdum. Lise eğitimimi Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra, Nişantaşı Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) Bölümü’nde öğrenimime başladım ve şu anda son sınıf öğrencisiyim.Kendimi bildim bileli insanların iç dünyaları ilgimi çekti. Sokakta karşılaştığım insanların davranışlarını gözlemlemek, onları anlamaya çalışmak bu alana yönelmemde en büyük etken oldu. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum mesleği okumak, bu yolculukta bana hem motivasyon hem de derin bir tatmin sağlıyor.Akademik ilgim özellikle klinik psikoloji alanında yoğunlaşıyor. Mezuniyetim sonrasında klinik yüksek lisans yaparak kendimi daha da geliştirmeyi ve uzmanlaşmayı hedefliyorum. Gelecekte özellikle çocuklarla çalışmak; yetişkinlerde ise şema terapi yaklaşımı üzerinden ilerleyerek onların yaşamlarına dokunmak en büyük isteğim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar