Salı, Nisan 29, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ağlamak

Bir dakika! Ağlayıp öyle karar vereceğim…

Hepimiz zaman zaman gözyaşına sebep olabilecek stres verici olaylar yaşarız. Son zamanlarda, toplum olarak, sosyal medya platformlarında ağlamanın normal olduğundan ve duyguları normalleştirmenin öneminden sıkça bahsediyoruz. Her duygumuzun belirli işlevleri vardır ve bize hizmet eder. Peki, ağlamak ne işe yarar?

Her şey, beynimizin stres uyaranlarını algılamasıyla başlar; algılanan bu stres verici uyaranlar, beynimizin homeostaz dediğimiz dengeli halini bozar. Bozulan bu dengeyi sağlamak için hormonlarımız ve beynimizdeki nörotransmitterler devreye girer. Bu kimyasallar, gözyaşlarımızı dökerken salgılanan kortizol gibi hormonları düşürerek imdadımıza koşar ve dengeyi sağlamak için oksitosin, vazopressin gibi beyin kimyasallarını salgılar. Ve elbette, tüm bu kimyasal süreçler sadece gözyaşlarımızın akmasını sağlamak için değil…

Gözyaşlarınızı silmeye başlarken oksitosin ve vazopressin sakinleşmenize yardımcı olur ve sosyal bağ kurucu duygularınızı açığa çıkarır. Bu durum, daha empatik düşünmenize ve olaylara daha olumlu bakmanıza yardımcı olur. Tabii ki bitmedi; endorfin de devreye girer ve bir nevi ağrı kesici görevi görerek rahatlamanıza, gevşemenize ve fiziksel olarak da dengeli hale gelerek toparlanmanıza destek olur. Hatta dopamin de desteğe gelir; sanki bir ödül kazanmışsınız gibi sizi olumlu duygularla yükselterek stresinizin iyice azalmasına ve beyninizin mantıklı kararlar alan bölgelerinin aktifleşmesine yardımcı olur. Bu kimyasal süreçler kişiden kişiye farklılık gösteriyor olsa da, ağlamanın temelinde beynimizde bu işlevler bulunur.

Peki… gözyaşlarımızı sildik. Tüm bu kimyasal süreçleri de yaşadık. Ne oldu? Ağlama sürecimiz sayesinde salgıladığımız tüm o kimyasallar bizi rahatlatırken, aslında karar süreçlerimizi de etkiler. Tekrar dengeye kavuşan vücudumuz, daha mantıklı düşünmeye ve karar almaya başlar. Aslında, ağladıktan sonra stres verici uyaran ortadan kalkmamış olsa bile, gözyaşlarımızın akmasıyla oluşan bu kimyasal denge, stres uyaranına karşı daha mantıklı ve netyaklaşmamıza yardımcı olur. Beynimizin daha gerçekçi düşünen bölgeleri rahatça işlerini yapmaya başlar ve süreci daha kontrollü yönetmemiz konusunda bize destek olurlar.

Ağlamanın çok da kötü bir şey olmadığını, hatta ağladıktan sonra aldığımız kararların daha mantıklı olabileceğini gördük. Beynimiz ve kimyasal süreçlerimiz bizi desteklerken, biz başka neler yaparak sakinleşebiliriz? Bir de bunlara bakalım:

Nefes Egzersizleri ve Farkındalık

Bilinçli olarak yapacağınız nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları, stres ve kaygıyı yönetmenize yardımcı olarak daha sağlıklı kararlar almanızı sağlar. Yapılan araştırmalar, nefes ve farkındalık egzersizlerinin dikkati ve işlevselliği artırdığını göstermektedir.

1) Örnek Nefes Egzersizi: 4-7-8 Tekniği

  1. Öncelikle vücudunuzu rahat bir şekilde konumlandırın.

  2. Ağzınız kapalıyken burnunuzdan 4 saniye boyunca yavaşça nefes alın. Karnınızın yavaşça dolduğunu fark edin.

  3. Şimdi nefes almayı bırakın ve aldığınız nefesi 7 saniye boyunca içinizde tutun.

  4. 7 saniye dolduğunda dudaklarınızı aralayın ve 8 saniye kadar nefesinizi sakin bir şekilde boşaltın.

  5. Tüm adımları 7 kez tekrarlayın.

Stres ve kaygınızın azaldığını, şimdi daha rahat karar verebileceğinizi fark edebilirsiniz.

2) Ne Hissettiğinizi Yazın

Yazı yazmak, karşılaştığımız stresi somutlaştırmamıza ve yaşadığımız duyguları daha net fark etmemize, dolayısıyla alacağımız kararların daha sağlıklı olmasına yardımcı olur. Yaşanılan durum ve duygunun yazıya dökülmesi, psikoterapide de sıkça kullandığımız yararlı tekniklerden biridir.

  1. Dikkatinizi toplayabileceğiniz sakin bir yere geçin.

  2. Kalem ve kağıdı alın.

  3. Yaşadığınız durumu ve size hissettirdiklerini olduğu gibi yazın.

  4. Daha yoğun hissettiğiniz kısımları tekrar tekrar yazabilirsiniz.

  5. Yazdıklarınızı okuyarak duygusal ve fiziksel olarak neler fark ettiğinize bakın.

3) Egzersiz Yapın

Basit fiziksel egzersizler de beynimizin karar verme ile ilgili bölgelerini uyarır ve destekleyici kimyasalların çalışmasına yardımcı olur. Örneğin, kısa sakin bir yürüyüş endorfin salgılamanıza yardımcı olarak stresinizi azaltır ve sizi rahatlatarak karar verme sürecinize destek olur.

Sonuç olarak:

Ağlamak, hoşlanarak yaptığımız bir eylem olmasa da karar verme süreçlerimize ve vücudumuzun denge haline geri gelmesine destek olur. Bu sebeple ağlamanın bizim için bir ihtiyaç olduğunu değerlendirebiliriz. Belki de bir karar vermeden önce içinde bulunduğumuz duygusal durumu yaşamak ve vücudumuzun tekrar dengeli hale gelmesini beklemek, sandığımızdan daha etkili olabilir.

Kaynakça

Mısra İlksen Önder
Mısra İlksen Önder
Mısra İlksen Önder klinik psikolog olarak psikoterapi, psikolojik danışmanlık ve akademik çalışmalar alanında geniş bir deneyime sahiptir. Lisans eğitimini psikoloji alanında yüksek lisans eğitimini ise klinik psikoloji alanında tamamlayan Önder, bilişsel davranışçı terapi ve psikodinamik terapi başta olmak üzere çeşitli terapi ekollerinde eğitim almış ve uzmanlaşmıştır. Çalışma hayatı boyunca hem çocuklarla hem de yetişkinlerle çeşitli terapi süreçlerinde yer alan Önder, psikolojik danışmanlık merkezlerinde, eğitim kurumlarında ve ayrıca dijital dergilerde de yazarlık deneyimleri edinmiştir. Akademik ve profesyonel gelişimine önem vererek, birçok sempozyuma, zirveye ve eğitim programına katılmış organize edilmesinde görev almıştır. Aynı zamanda psikoloji alanında içerik üreticiliği ve sosyal medya editörlüğü yaparak, psikoloji bilimini herkes için anlaşılır ve ulaşılabilir hale getirmeyi hedeflemektedir. Şu anda online ve yüz yüze klinik psikolog olarak danışanlarına destek vermekte ve ruh sağlığı alanında bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır. Bireylerin psikolojik iyi oluşlarını desteklemeyi amaçlayan Önder, terapi süreçlerinde bilimsel ve etik ilkeleri temel alarak, güvenilir ve etkili bir terapi deneyimi sunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar