Halk arasında takıntılar, evham ya da vesvese olarak bilinir. Üzerine filmler çekilse, kitaplar yazılsa da yaşayana anlatmak zordur. Psikoloji literatüründe “ruhun kanseri” olarak da anılır; çünkü kişiyi içten içe tüketir, hayat kalitesini düşürür.
Obsesif Kompulsif Bozukluğun tek bir nedeni yoktur. Genetik faktörler, çocukluk deneyimleri, kişilik özellikleri, hayata bakış açısı ve hatta beyindeki kimyasal dengesizlikler etkili olabilir. Örneğin serotonin seviyesinin düşüklüğü, aşırı mükemmeliyetçilik, katı aile kuralları ve gerçekçi olmayan inançlar bu durumu tetikleyebilir.
Genellikle belirsizliğe tahammülsüzlük, suçluluk duygusu ve aşırı sorumluluk hissi Obsesif Kompulsif Bozukluğun temelinde yatar. Kişi “Ya gerçekten böyle bir şey yaparsam?” gibi düşüncelerle kendini sorgular. Aklına gelen düşünce ya da dürtüler, “Neden aklıma geldi? Bu ne anlama geliyor?” gibi sorgulamalara yol açar. Temizlik, ahlak, kontrol gibi konular ise sık karşılaşılan alanlardır.
Takıntılar farklı başlıklar altında toplanabilir. En yaygın türlerine birlikte bakalım:
1. Dinsel Takıntılar
Kişi dini konularda yoğun sorgulamalara girer. İmanını sorgular, günah korkusu yaşar.
Örnek: Ergen bir genç, günün sonunda “Yanlış bir şey yaptım mı?” diyerek kendini sorgular, düşündüğü şeyler için ağlar ve saatlerce ibadet eder. Bu kaygılar onu yorar.
2. Cinsel Takıntılar
İstenmeden gelen cinsel içerikli düşünceler kişiyi rahatsız eder.
Örnek: 65 yaşında, dini hassasiyeti olan bir kadın, çevresindeki erkeklerle ilgili istemsiz düşünceler kurar ve kendine kızar.
Başka bir örnek: 16 yaşındaki bir genç, öğretmeniyle ilgili uygunsuz bir şey yapmaktan korkar. Bu düşünceler onu ahlaki sorgulamalara iter.
3. Kuşku Takıntıları ve Kontrol Etme
Kişi “Kapıyı kilitledim mi?”, “Ütüyü çektim mi?” gibi sorularla sürekli kontrol eder.
Örnek: Bir hayvansever, elindeki çayı kedinin üstüne dökme ihtimalini düşünür ve bu düşünceden dolayı kendini kötü hisseder.
Başka bir örnek: 40 yaşında bir adam, elindeki bıçakla birine zarar vereceği korkusuyla bıçak kullanmaktan kaçınır.
4. Sayma Takıntısı
Bazı kişiler belirli bir sayıyı tutturmazsa kötü bir şey olacağına inanır.
Örnek: 33 yaşındaki bir anne, çocuğunu okula gönderirken üç kez “Yolun açık olsun” demezse çocuğuna zarar geleceğini düşünür.
5. Eşya Biriktirme
Kişi “İleride lazım olur” diyerek gereksiz eşyaları atamaz.
Örnek: 38 yaşındaki bir adam, yıllardır gazeteleri çocuklarına faydası olur diye saklar, tarih sırasına göre düzenler.
6. Batıl İnançlar
Merdiven altından geçmemek, sağ ayakla evden çıkmak gibi davranışlar masum görünse de yoğun hale gelirse dikkat edilmelidir.
Her Takıntı OKB midir?
“Ben de kapıyı kontrol ediyorum, bu hastalık mı?” diye düşünebilirsiniz. Evet, bazen bu davranışlar normaldir. Ancak:
- Günlük yaşantınızı etkiliyorsa,
- Sosyal hayatınızı kısıtlıyorsa,
- Sürekli yorgun ve mutsuz hissediyorsanız,
Bir uzmana görünmek önemlidir.
Örnek: Ev hanımı temizlik yapabilir, bu doğaldır. Ancak günün büyük kısmı buna gidiyor ve çocuklarına vakit ayıramıyorsa… Bu bir sinyaldir. Ya da biri camları kontrol eder, ama sürekli eve dönüp tekrar tekrar kontrol ediyorsa bu da uyarıcı bir işarettir.
Trikotillomani ve OKB
Obsesif Kompulsif Bozukluk’a trikotillomani eşlik edebilir. Bu, kişinin kaş, kirpik ya da saç yolma davranışıdır. Genellikle kaygı temellidir ve daha çok çocuklarda görülür.
OKB’nin Tedavisi
Obsesif Kompulsif Bozukluk hastaları çoğu zaman çaresiz ve yalnız hisseder. Çevresinden yeterli anlayışı göremez, “Boş ver”, “Takma kafana” gibi öğütler alır. Ancak bu tür öneriler faydasızdır. Kişi, onay ihtiyacı duyduğundan çevresi de bu süreçten etkilenir.
Örnek: Dinsel takıntıları olan biri, bir olayı ailesine anlatarak “Günah mı işledim?” diye onay arayabilir. Yakınlarını sorulara boğmaları, belirsizliğe tahammülsüzlüklerinden kaynaklanır.
Bu nedenle sevgili okuyucu, çevrende Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan birine en büyük desteğin, yargılamadan, şefkatle ve anlayışla yaklaşmak olduğunu unutma. Destek olmak, süreci kolaylaştırır. Geçici öneriler yerine uzman yardımı en doğru adım olacaktır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk zaman zaman azalıp artan, kronik bir seyir izleyen rahatsızlıktır. Kendi kendine geçme ihtimali oldukça düşüktür. Ancak günümüzde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), EMDR gibi yöntemlerle ve gerektiğinde ilaçla tedavi mümkündür.
Sonuç
Ve unutma sevgili Obsesif Kompulsif Bozukluk’a sahip okuyucum:
- Bu yaşadıkların sadece senin başına gelmiyor.
- Yalnız değilsin.
- Bu bozukluk çözümsüz değil.
- Hayat yeniden ferah ve huzurlu olabilir.
- Yaşadıkların zamanla değerli deneyimlere dönüşecek.
- Destek almak seni güçsüz yapmaz, aksine bu en büyük cesarettir.
- Yaşam kaliteni artırmak senin elinde.