Salı, Nisan 29, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yetişkinlerde Hiper-Bağımsızlık: Savunma mı, Kopuş mu?

Hiper-bağımsızlık, kişinin dış destek almadan yaşamını sürdürmeye çalışması ve başkalarına ihtiyaç duymayı zayıflık olarak görmesiyle karakterizedir. Görünüşte güçlü bir kişilik özelliği gibi algılansa da, bu eğilim sıklıkla erken dönem bağlanma travmalarının ve duygusal ihmalin savunma mekanizması temelli bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Hiper-bağımsızlık davranışlarını yetişkin bağlanma problemleriyle ilişkilendirerek, psikodinamik, gelişimsel psikoloji ve bağlanma teorisi perspektiflerinden değerlendirebiliriz.

Yetişkin psikopatolojisini anlamak için çocukluk döneminde gelişen bağlanma örüntülerini incelemek büyük önem taşır. Bowlby’nin (1969) bağlanma kuramına göre, bireylerin erken dönemdeki bakım verenle kurduğu ilişki biçimi, sonraki yaşamdaki ilişki örüntülerinin zeminini oluşturur. Erken dönemde güvenli bağlanma geliştiremeyen kişiler, ilerleyen yaşamlarında yakın ilişkilerden uzak durabilir ve aşırı bireysellik eğilimleri gösterebilir. Bu bağlamda hiper-bağımsızlık, bağlanma bozukluklarının bir dışavurumu olarak değerlendirilebilir.

Hiper-Bağımsızlık Davranışı: Kendi Ayakları Üzerinde Yalnızlık

Hiper-bağımsızlık, bireyin yalnızca günlük yaşamında değil, duygusal ihtiyaçlarını da kendi başına karşılamaya çalışmasıyla tanımlanabilir. Yardım istemekten kaçınmak, zayıflık göstermekten korkmak ve her durumda kontrolü elde tutmak temel özellikleri arasındadır. Bu davranış biçimi, görünüşte işlevsel bir bağımsızlık gibi algılansa da, çoğu zaman altta yatan derin bir güvensizlik ve geçmişe dayalı duygusal yaralanmalar barındırır (Herman, 1992). Bireyin sosyal ilişkilerinde, aile ilişkilerinde ve romantik ilişkilerinde derin bir kuramamasına sebep olur. Bu durum bireyin her koşulda kendi ayakları üzerinde durabilmesi gibi işlevsel bir özellik olarak görülür. Fakat hiper-bağımsızlığın bireyin hayatında yarattığı diğer sonuçları da ele almak gerekir. Hayatta her koşulda tek başına mücadele vermek, yüzeysel ilişkiler kurmak bireyin iç dünyasını ve ruhsal durumunu nasıl etkiler?

Bağlanma Bozukluklarıyla Etkileşim

Bowlby’nin (1988) çalışmalarına göre, bağlanma mekanizmaları sadece çocuklukta değil, yetişkinlikte de işlevselliğini sürdürmektedir. Özellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerde, duygusal ihtiyaçlar bastırılır ve ilişkiler mesafeli bir şekilde sürdürülür. Hiper-bağımsızlık, bu bağlanma stilinin daha uç bir versiyonu olarak değerlendirilebilir. Mikulincer ve Shaver (2007), kaçıngan bireylerin duygusal stres anlarında destek aramadıklarını, bunun yerine kendi kendilerine baş etmeyi tercih ettiklerini ve bu durumun kronikleşmesinin psikolojik sıkıntılara zemin hazırladığını belirtmektedir. Çocukluk çağında yaşanılan ihmal, karşılanmayan ihtiyaçlar ve travmatik yaşantılar bireyin kendi baş etme yollarını keşfetmesini sağlar ve yetişkinlikte de aynı öğretilerle yaşamaya devam eder. Zaman içerisinde yaşam koşulları değişir fakat öğrenilen baş etme mekanizmaları aynı kalır. Artık aynı işlevselliği sağlamaz hatta farklı olumsuz sonuçlar doğurmaya başlar.

Kompleks Travma ve Savunma Mekanizmaları

Fisher (2017), bu bireylerin içsel dünyalarında yardım talebinden kaçınan güçlü bir kimlikle özdeşleştiklerini ve bunun, derin duygusal ihtiyaçların fark edilmesini zorlaştırdığını belirtir. Hiper-bağımsızlık, sıklıkla kompleks travma geçirmiş bireylerde görülen bir savunma mekanizmasıdır. Çocuklukta süreğen ihmal, duygusal güvensizlik veya rol karmaşası yaşayan bireyler, hayatta kalabilmek için duygusal ihtiyaçlarını bastırmayı öğrenirler. Bu bastırma hali zamanla ‘baş etme tarzı’na dönüşür. Başkalarına duyulan güvensizlik, onların duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmelerine yol açar. Bu durum, genellikle bireylerin sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşamasına ve duygusal anlamda tükenmişlik hissetmelerine neden olabilir.

Toplumsal Yansıma ve Kadın Deneyimi

Hiper-bağımsızlık, bireysel bir başa çıkma tarzı olmasının ötesinde, toplum tarafından sıklıkla takdir edilen bir davranış biçimi hâline gelmiştir. Özellikle bireyci toplumlarda bağımsızlık, başarı ve ‘kendi ayakları üzerinde durma’ ideali öne çıkarılırken; duygusal yakınlık, destek arama ve kırılganlık olumsuz nitelikler olarak damgalanabilir (Brown, 2012). Kadınlar açısından ise bu durum daha karmaşık bir hal alabilir. Hem duygusal emek yükü hem de bağımsızlık beklentisi, kadınları çifte baskı altına sokabilir. Kimi kadınlar, çocukluk travmalarının üzerine toplumsal rollerin etkisiyle hiper-bağımsızlığı bir yaşam biçimi hâline getirir.

Özetle hiper-bağımsızlık, yalnızca bireysel bir tercih değil, çoğunlukla ilişkisel yaraların oluşturduğu bir savunma mekanizmasıdır. Bağlanma kuramı, mentalizasyon kuramı ve travma araştırmaları birlikte ele alındığında, hiper-bağımsızlık eğiliminin arkasındaki psikolojik süreçler daha açık bir şekilde ortaya konabilir. Terapide bu kişilerle çalışırken, danışanın güven duygusunu yeniden inşa etmesine yardımcı olmak ve yardım aramanın güçlü bir ilişki göstergesi olduğunu fark ettirmek önemlidir. Hiper-bağımsızlığın görünüşteki işlevselliği aldatıcı olabilir; derinlerde yatan duygusal ihtiyaçlara ulaşmak, iyileşmenin başlangıç noktasıdır. Sağlıklı bağlar kurmak, duygusal ihtiyaçların karşılanmasına ve sosyal desteğe izin vermek bireyin iç dünyasında ve ruhsal durumunda olumlu yansımalar yaratacaktır.

Kaynakça

Brown, B. (2012). Daring Greatly: How the Courage to Be Vulnerable Transforms the Way We Live, Love, Parent, and Lead. Penguin.

Fisher, J. (2017). Healing the Fragmented Selves of Trauma Survivors: Overcoming Internal Self-Alienation. Routledge.

Fonagy, P., Steele, M., Steele, H., & Wallin, D. J. (2002). The Mentalization Guidebook. Routledge.

Herman, J. L. (1992). Trauma and Recovery: The Aftermath of Violence—from Domestic Abuse to Political Terror. BasicBooks.

Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, and Change. Guilford Press.

Berivan Kızılkan
Berivan Kızılkan
Berivan Kızılkan, psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR, Şema Terapi, Psikodinamik Terapi ve Aile Danışmanlığı alanlarında eğitimlerini tamamlamıştır. Şuan Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitime devam etmektedir. Lisanstan mezun olup terapi eğitimlerini aldıktan sonra beş sene içerisinde özel bir kurumda online ve yüzyüze bireysel terapi alanında çalışmıştır. Onlarca eğitim kampında grup eğitimleri vermiştir.Yüzlerce danışanla hem bireysel terapide hem de eğitim kamplarında bir araya gelmiştir. Halen online bireysel terapi vermeye devam etmektedir. Şimdi ise köşe yazarı olarak Psychology Times Türkiye ailesinin bir parçası olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar