Muhtemelen hayatınızın belirli bir döneminde, “Benden daha iyileri var” gibi bir düşünce aklınızdan geçmiştir. Bu düşünce yapısı bazen geçici bir özgüven düşüşü iken, bazen ise daha derin kökleri olan problemlere uzanabiliyor. Bu noktada içimizdeki eleştirmen ile yüzleşiriz. Bu kavramın adı aşağılık duygusudur.
Aşağılık Duygusu Nedir?
Aşağılık duygusu, kişinin kendisini başkaları ile karşılaştırması sonucu kendini o kişiden daha değersiz, yetersiz veya eksik hissetmesi ile oluşan bir durumdur. Bu duygu ile kişi, yeteneklerini ve kendi özelliklerini küçümseme ve diğer kişilerin ise abartılı bir şekilde değerlendirme eğiliminde olur. Genel olarak bu duygu; özgüven eksikliğine, benlik algısında azalmaya ve içsel yetersizliğe sebebiyet verebilir.
Aşağılık Duygusunun Tarihi
Aşağılık duygusu, Alfred Adler tarafından tanımlanmış ve psikoloji literatüründe dikkat çeken tanımlardan biri haline gelmiştir. Adler’e göre aşağılık duygusu, insan gelişiminin kaçınılmaz bir parçasıdır. Her birey, büyürken ve gelişirken çevresi ve kendisi hakkında birçok değerlendirme yapar. Bu değerlendirmeler sırasında var olan eksiklikleri tespit eder ve yetersiz hissetmesi ile aşağılık duygusu ortaya çıkar. Adler, bu duygunun hem olumlu hem de olumsuz şekillerde oluşabileceğini savunur. Kişi, kendini eksik ve yetersiz hissettiğinde aşağılık duygusunu bir fırsat olarak, eksik hissettiği yerleri tamamlama isteği şeklinde yorumlayabilir. Yani, Adler’e göre bu duygu, aynı zamanda bir gelişim motivasyonu süreci olarak ortaya çıkabilir. Bu süreci ise aşağılık kompleksinin telafisi olarak adlandırmıştır.
Olumlu açıdan bu durum, denge içinde yönetilebilirse kişi için bir gelişim fırsatı olur. Fakat olumsuz olarak, denge içinde olamayan aşağılık duygusu iki temel sonuca yol açar: aşağılık kompleksi ve üstünlük kompleksi.
Aşağılık Kompleksi ve Üstünlük Kompleksi
Aşağılık Kompleksi
Kişinin kendini sürekli olarak yetersiz, eksik, başarısız ve değersiz hissettiği bir durumdur. Bu duygu, zamanla kalıcı hale gelerek özgüvende düşüklük, benlik algısında yıpranma, mükemmeliyetçilik, sosyal ilişkilerde çekingenlik, kendini ifade edememe ve dolayısıyla kaçınma davranışlarına sebep olur.
Üstünlük Kompleksi
Kişi, bir savunma mekanizması geliştirerek aşağılık duygusunu bastırmaya çalışır. Bu duygunun bastırılması için aşırı kibirli, rekabetçi ve küçümseyici bir tavır sergileyebilir. Bu gibi tavır ve davranışlar ile içindeki eleştirmeni susturmaya ve bastırmaya çalışır. Bu durum, aşağılık duygusunun dışa vurumu olarak ortaya çıkar.
Aşağılık Duygusu ve Denge
Aşağıdaki durumlardan bir veya birkaçını yaşıyorsanız, aşağılık duygunuzu dengede tutamıyor olabilirsiniz:
- Sürekli kendinizi başkaları ile kıyaslama eğilimindeyseniz,
- Başarılarını küçümsüyor ve başkalarının sizi takdir etmesini kabul edemiyorsanız,
- Eleştiriye aşırı duyarlıysanız ve sosyal ortamlardan kaçınmaya çalışıyorsanız,
- Sürekli yaptığınız işlerle ilgili bir başkasından onay alma ihtiyacınız varsa,
- Başarılı olmanıza rağmen tatmin olma duygusu yaşayamıyorsanız.
Aşağılık Duygusu Nasıl ve Neden Ortaya Çıkar?
Aşağılık duygusunun kökeni ve sebepleri, çocukluk dönemine dayanmaktadır. Çocukluk dönemindeki erken ilişkiler, aile dinamikleri ve çevresel faktörler, bu duygunun gelişmesinde önemli rol oynar. Aşırı eleştirel ve koruyucu ebeveynler, baskıcı aile ortamı, akranlar ile sürekli kıyaslanma halinde olmak, dışlanma, sürekli olarak başarısızlık deneyimleri, duygusal ihmal, okul başarısızlığı öyküleri ve travmatik yaşam olayları gibi faktörler, aşağılık duygusunun gelişimini etkilemektedir. Ebeveynler veya akranlar tarafından “Sen zaten hiçbir şeyi beceremiyorsun.”, “Bak, sınavdan sen kaç aldın, o kaç aldı?” gibi tekrarlanan söylemler, çocuğun benlik algısını olumsuz yönde etkileyerek özgüveninde azalmasına ve aşağılık duygusu geliştirmesine sebep olabilir. Bu gibi deneyimler ile çocuğun ileriki zamanlarda kendini sürekli “yetersiz” bulmasına ve “en iyi” olmak zorunda olduğunu hissetmesine yol açar.
Aşağılık Duygusunu Nasıl Yönetebiliriz?
Aşağılık duygusunu yönetebilmenin ilk adımı, bu duygunun farkına varmaktır. “Kendimi neden böyle hissediyorum?” sorusu, iyileşmeye adım atmanın ilk aşamasıdır. Bu duyguyu birçok insanın yaşadığını bilmek ve önemli olanın, bu duyguya sebep olan faktörleri anlamak ve üstüne çalışmak olduğunu unutmayın. Psikoterapi ile bu duygunun kökenlerine inmek, bu duyguyu anlamak, kavramak ve benlik algısını yeniden yapılandırmak, aşağılık duygusunu dengede tutmayı sağlar. Öz şefkat geliştirerek, küçük de olsa her başarınızı takdir etmek ve bu başarılara değer vermeyi öğrenmek oldukça kıymetlidir. İlk başta asla unutmamanız gereken şey ise “kusur” insanın olmazsa olmaz parçasıdır ve “kusurlu” olmak, insanı insan yapan bir özelliktir. İçimizdeki eleştirmeni bastırmak yerine, onu dönüştürerek kendi gelişimimiz için yönetmeyi öğrenebiliriz.