Partner seçimi, bireyin yaşamındaki en önemli kararlardan biridir ve çoğu zaman bu tercihler yalnızca güncel ihtiyaçlara, duygulara ya da yüzeydeki özelliklere bağlı olarak gelişmez. Aslında, partner seçimi çoğunlukla bireyin bilinçdışı süreçlerinin, çocukluk deneyimlerinin, aile içi dinamiklerin ve kuşaklararası aktarımın etkisi altındadır (Nichols & Schwartz, 2007).
Bu noktada, bireyin ilişkilerinde tekrar eden kalıpları, seçimlerini etkileyen aile içi rollerini ve geçmişten gelen duygusal mirası ortaya koyabilen etkili bir araç olarak genogram çalışmaları öne çıkar.
Aile İlişkilerinin Tekrarı ve Partner Seçimi
Bowen Aile Sistemleri Teorisi’ne göre bireyler, ailelerinden getirdikleri duygusal mirasla partnerlerini seçme eğilimindedirler. Murray Bowen, “duygusal farklılaşma” kavramını kullanarak bireyin kendi duygularını ve başkalarının duygularını ayırt edebilme becerisine dikkat çeker (Bowen, 1978).
Eğer bir birey, ailesinden yeterince duygusal olarak farklılaşamamışsa, yetişkinlikte seçtiği partnerle olan ilişkisi de bağımlı, çatışmalı ya da sağlıksız sınırlarla çevrili olabilir.
Örneğin, çocuklukta anne ve baba arasında sürekli çatışmaların yaşandığı bir evde büyüyen bir birey, bu ilişki modelini bilinçdışı düzeyde içselleştirir. Bu kişi, yetişkin olduğunda benzer şekilde tartışmalı ya da duygusal iniş çıkışlarla dolu ilişkilere yönelebilir. Genogram, bu tür tekrar eden ilişki örüntülerini nesiller boyunca görselleştirerek bireyin aynı döngüye tekrar düşmesini engelleyecek bir farkındalık yaratır.
Kuşaklararası Aktarımın İlişkilerdeki Rolü
Freud’un psikanalitik kuramında yer alan “tekrarlama zorlantısı” (repetition compulsion) kavramı, bireyin geçmişte yaşadığı travmatik ya da eksik deneyimleri yeniden yaratarak “tamir etme” çabasını ifade eder (Freud, 1920).
Bu yaklaşım, özellikle partner seçiminde kişinin çocuklukta tatmin edilememiş ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını ileri sürer.
Örneğin, babasından yeterince ilgi görmeyen bir kız çocuğu, yetişkinliğinde soğuk ya da ulaşılmaz erkekleri çekici bulabilir. Bu, geçmişteki boşluğu yeniden yaşamak ve bu kez “tamamlamak” arzusunun dışavurumudur.
Genogram çalışmaları, bu tür ilişkisel tekrarların sadece bireysel değil, aynı zamanda kuşaklar boyunca aktarıldığını da gösterebilir. Bir ailede birkaç nesildir süregelen terk edilme, aldatılma ya da erken yaşta evlilik gibi olaylar, sonraki nesillerin ilişki biçimlerini doğrudan etkileyebilir.
Aile Rollerinin Partner Seçimine Etkisi
Virginia Satir’in aile terapisi yaklaşımında, aile bireylerinin belirli roller üstlendiği ve bu rollerin bireyin dış dünyadaki ilişkilerine de yansıdığı vurgulanır (Satir, 1988). “Kurtarıcı”, “günah keçisi”, “barışçı”, “başarı odaklı çocuk” gibi roller, bireyin nasıl bir partner aradığını ya da ilişki içinde hangi davranışları sergilediğini belirler.
Örneğin, ailesinde sürekli sorunları çözen bir kurtarıcı rolündeki çocuk, yetişkinlikte problemleri olan, desteğe muhtaç partnerlere yönelme eğiliminde olabilir. Bu kişi, karşısındaki partneri “iyileştirme” görevini üstlenirken kendi duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelebilir. Bu durum zamanla tükenmişliğe, duygusal yıpranmaya ve tatminsiz ilişkilere neden olabilir.
Benzer şekilde, çocukken sürekli eleştirilen ve yetersiz hissettirilen bir birey, bu içsel değersizlik duygusunu pekiştirecek eleştirel partnerlere yönelebilir. Genogram, bu rollerin nesiller boyunca nasıl aktarıldığını ve bireyin kendi ilişki tarzını nasıl etkilediğini anlamada güçlü bir araç sunar.
Genogram Yoluyla Bilinçlenme: Farkındalık Kazanmak
Genogram, sadece aile üyelerinin kimler olduğunu göstermekle kalmaz; aynı zamanda ilişkilerin doğasını, duygusal bağları, travmatik olayları, rollerin tekrarını ve ilişki örüntülerini de gözler önüne serer (McGoldrick, Gerson & Petry, 2008).
Birey bu görsel ve tarihsel harita sayesinde şunları fark edebilir:
-
Ailede tekrar eden ilişki biçimleri (örneğin; boşanma, aldatma, duygusal mesafe)
-
Partnerlerin ebeveyn figürlerine benzer özellikler taşıyıp taşımadığı
-
Aile içi rollerin partner seçiminde nasıl etkili olduğu
-
Duygusal farklılaşma seviyesinin ilişkideki sınır kurma becerisine etkisi
-
Kuşaklararası travmaların ilişkilerde nasıl tezahür ettiği
Bu tür farkındalıklar, bireyin geçmişine takılmadan, daha sağlıklı ve doyumlu ilişkiler kurmasına olanak tanır. Genogram, bu açıdan bireysel terapi ya da aile terapisi sürecine güçlü bir katkı sağlar.
Sonuç: Geçmişi Görmek, Geleceği Değiştirmek
Partner seçimleri, bireyin kişisel tercihleri kadar, ailesinden ve geçmişinden taşıdığı bilinçdışı örüntülerle de şekillenir. Genogram, bireyin bu örüntüleri fark etmesine, ilişkilerinde tekrar eden döngüleri tanımasına ve daha bilinçli seçimler yapmasına olanak sağlayan etkili bir psikoterapötik araçtır.
Bu çalışma sayesinde birey; kendi ihtiyaçlarını daha net tanımlar, sağlıklı sınırlar kurmayı öğrenir ve geçmişin yüklerinden arınarak daha tatmin edici ilişkiler geliştirebilir.
Özellikle genogram çalışmaları terapötik süreçle desteklendiğinde, bireyin kendi iç dünyasını ve ilişki geçmişini daha derinlemesine anlaması mümkün olur. Böylece partner seçimleri, artık geçmişin bir tekrarı değil, sağlıklı bir gelecek inşasının temeli haline gelebilir.
Kaynakça
-
Bowen, M. (1978). Family therapy in clinical practice. New York: Jason Aronson.
-
Freud, S. (1920). Beyond the pleasure principle. SE, 18: 1–64.
-
McGoldrick, M., Gerson, R., & Petry, S. (2008). Genograms: Assessment and intervention (3rd ed.). New York: W.W. Norton & Company.
-
Nichols, M. P., & Schwartz, R. C. (2007). The essentials of family therapy. Boston: Pearson.
-
Satir, V. (1988). The new peoplemaking. Mountain View, CA: Science and Behavior Books.


