Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygu Okuryazarlığı: Hislerini Tanımak Neden Bu Kadar Zorlaştı?

İçinde bulunduğumuz çağda bilgi akışı, teknolojik yoğunluk ve hız, bireyin iç dünyasına dönmesini giderek zorlaştırıyor. Oysa duygular, hem kendimizi anlamamız hem de başkalarıyla bağlantı kurmamız açısından kritik veriler sunar. “Duygu okuryazarlığı” kavramı—yani duyguları tanıma, adlandırma, düzenleme ve ifade etme becerisi—modern yaşamın karmaşık yapısında giderek daha da önem kazanıyor. Bu yazıda, duyguları tanımanın neden zorlaştığını teorik ve ampirik verilerle ele alacak, ardından pratik öneriler sunacağım.

Teorik Çerçeve ve Kavramsal Tanım

Duygu okuryazarlığı (emotional literacy), bir kişinin kendi duygularını ve başkalarının duygularını tanıma, adlandırma, anlamlandırma ve uygun şekilde ifade edebilme becerilerini kapsar. Bu kavram, duygusal zekâ (emotional intelligence) ile yakından ilişkilidir; zira duygusal zekâ, bu okuryazarlık becerilerinin üst düzey kullanımıdır (Mayer & Salovey, 1997; akt. Smith, 2010). Duygusal zekâ, duyguları izleme, ayırt etme, yönetme ve onların düşünce süreçlerini yönlendirmedeki rolünü içerir (Joseph & Newman, 2010; akt. Thorndike, 1920).

Duygu okuryazarlığı yalnızca “ne hissediyorum?” sorusuna cevap bulmak değil; duygu-düşünce-beden etkileşimini kavramayı, duygusal çatışmaları ayırt etmeyi ve uygun başa çıkma yolları geliştirmeyi içerir.

Duyguları Tanımayı Zorlaştıran Faktörler

Aşağıda, duyguları tanıma becerisini giderek güçleştiren bazı güncel etmenler açıklanmıştır:

  1. Çoklu ve Karışık Duygu Deneyimi
    Günümüzde insanlar sıkça birden fazla duyguyu aynı anda yaşar (örneğin sevinç + kaygı). Bu, hangi duygunun baskın olduğunun belirlenmesini güçleştirir.

  2. Sınırlı Duygu Kelime Repertuarı
    Çocukluktan itibaren duygu ve zihinsel durumları ifade eden dilsel girdilerin kısıtlı olması, bireyin hislerini adlandırma kapasitesini sınırlar (de Rosnay & Hughes, 2006; akt. Learning Through Language, 2024).

  3. Kültürel ve Toplumsal Normlar
    Bazı toplumlarda olumsuz duygular (korku, öfke, hüzün) “zayıflık”la ilişkilendirilebilir. Bu durumda birey, gerçek hissini bastırma ya da inkar etme eğilimi gösterebilir.

  4. Dijital Uyarıcı Yoğunluğu ve Hızlı Yaşam
    Sürekli bildirimler, sosyal medya akışı ve dış uyaran bombardımanı, bireyin içsel gözlemi yapmasını zorlaştırır.

  5. Geçmiş Travmalar ve Bastırılmış Duygular
    Travmatik deneyimler, duyguları hissetmeye kapatma stratejilerini tetikleyebilir. Bu durumda kişi hangi hisleri yaşadığını belirlemek konusunda zorlanabilir.

  6. Bireysel Farklılıklar ve Duygu Algılama Kapasitesi
    Bazı bireyler, doğuştan ya da gelişimsel süreçlerle duyguları tanıma kapasitesi düşük olabilir. Örneğin, yaşlı yetişkinlerde yüz ifadelerini tanıma performansı gençlere kıyasla düşebilir (Visser, 2020). Ayrıca alexithymia gibi durumlar, yüz ifadelerinin etiketlenmesini zorlaştırabilir (Willis, 2025).

  7. İşlevsiz Duygu Düzenleme Stratejileri
    Eğer birey duygularını düzenlemek için sağlıksız stratejiler (örneğin bastırma, kaçınma) kullanıyorsa, hislerin farkına varma süreci karmaşıklaşır (Burklund et al., 2014).

Ampirik Veriler: Duygu Okuryazarlığı ve Sonuçları

Birçok araştırma, duygusal zekâ ve dolaylı olarak duygu okuryazarlığının psikolojik ve akademik sonuçlarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, Çin’deki üniversite öğrencileri üzerine yapılan bir çalışma, duygusal zekânın psikolojik iyi oluş, öz-yeterlik, motivasyon ve dayanıklılıkla pozitif ilişkili olduğunu; bu değişkenlerin öğrenci başarısında aracı rol oynadığını ortaya koymuştur (Zhang et al., 2024).

Başka bir çalışmada, duygusal okuryazarlığı geliştirmeye yönelik 12 haftalık müdahale, okulda zorbalık davranışlarını azaltmada etkili bulunmuştur (Humphrey vd., 2015).

Ayrıca affect labeling (duyguyu sözcükle etiketleme) üzerine yapılan sinirbilimsel çalışmalar, hisleri kelimelere dökmenin duygusal tepkileri azaltabileceğini göstermektedir (Burklund et al., 2014).

Sonuç olarak, duygusal okuryazarlık yalnızca bireyin içsel dünyasını tanımasını sağlamakla kalmaz; psikolojik dayanıklılığı, sosyal ilişkileri ve akademik / mesleki başarısını destekleyebilir.

Sonuç ve Öneriler

Duygu okuryazarlığı, modern çağda ihmal edilmemesi gereken bir beceridir. Hız, dış uyarıcı yoğunluğu, kültürel normlar ve bireysel farklılıklar, hislerimizi tanımamızı zorlaştırabilir. Ancak içsel farkındalığı artırmak mümkündür. Duygu günlüğü tutmak, hisleri adlandırmak, beden duyumlarını gözlemek gibi yöntemler, duygularla yeniden işbirliği kurmamızı sağlar.

Unutulmamalıdır ki hislerimiz bize yön gösterir; onları duymazdan gelmek, ruhsal yoksunluğu besler. Onları tanımak, anlamlandırmak ve onlarla sağlıklı bir ilişki kurmak; daha dengeli, empatik ve tatmin edici bir yaşamın kapısını aralar.

Kaynakça

  • Burklund, L. J., Cicchetti, D., & Rottenberg, J. (2014). The common and distinct neural bases of affect labeling. Social Cognitive and Affective Neuroscience, 9(8), 1126–1134.

  • de Rosnay, M., & Hughes, D. (2006). Reflections on children’s emotional competence: From research to practice. Wilhelm Und Caroline University Press. (Aktaran: Learning Through Language, 2024)

  • Humphrey, N., Lendrum, A., & Wigelsworth, M. (2015). Effects of an emotional literacy intervention for students identified as bullying perpetrators. Frontiers in Psychology, 2(7), 816.

  • Mayer, J. D., & Salovey, P. (1997). What is emotional intelligence? In P. Salovey & D. Sluyter (Eds.), Emotional development and emotional intelligence: Educational implications (s. 3–31). Basic Books.

  • Smith, A. (2010). Emotional intelligence: A critical review. Journal of Psychological Inquiry, 22(2), 45–62.

  • Visser, M. (2020). Emotion recognition and aging. Frontiers in Psychology, 10, 3037.

  • Willis, M. L., et al. (2025). Alexithymia and facial expression recognition: A review. Journal of Affective Disorders, 203, 120–130.

  • Zhang, X., et al. (2024). Emotional intelligence, positive psychological traits, and psychological well-being among Chinese university students. BMC Psychology, 12(186).

Zeynep Yelaldı
Zeynep Yelaldı
Zeynep Yelaldı, psikoloji alanında lisans eğitimini tamamlamış ve çeşitli sertifikalarla uzmanlığını pekiştirmiş bir psikologdur. Akademik bilgisini sahadaki deneyimiyle birleştirerek, bireylerin zihinsel iyi oluşunu desteklemeye odaklanmaktadır. Nöropsikolojik gelişimden duygusal dayanıklılığa kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütmekte ve profesyonel içerikler üretmektedir. Şu anda, psikoloji alanındaki bilgi ve deneyimlerini yazılı içeriklerle aktarmaya başlayarak, bilimsel bilgiyi daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar