Çarşamba, Kasım 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sevme Kapasitesi: Neden Bazı İnsanlar Yakınlıktan Kaçar?

Sevgi, insanın en temel duygusal ihtiyaçlarından biridir. Ancak bazı insanlar için sevmek, sevilmek ya da birine duygusal olarak yaklaşmak kolay değildir. Kimileri bir ilişki derinleştiğinde geri çekilir, kimileri yakınlık kurulduğunda soğur, kimileri de tam bağlanacakken korkup uzaklaşır.

Psikodinamik kuram açısından bakıldığında, bu durum sadece “ilişki korkusu” değildir; kişinin iç dünyasında, erken dönem deneyimlerinde ve sevgiye dair bilinçdışı temsillerinde kök salan bir süreçtir.

Erken Bağlanma ve Sevme Kapasitesinin Temelleri

Psikodinamik yaklaşıma göre, sevme kapasitesi erken çocukluk döneminde, çocuğun bakım verenle kurduğu ilişkiyle şekillenir (Bowlby, 1969). Bebek, annesinin ya da bakım verenin onun ihtiyaçlarını nasıl karşıladığına göre dünyayı ya güvenli ya da tehditkâr bir yer olarak algılar.

Eğer bakım veren tutarlı, sıcak ve ulaşılabilir bir figürse, çocuk “sevgi güvenlidir” mesajını içselleştirir. Ancak bakım verenin mesafeli, reddedici ya da dengesiz bir tutumu varsa, çocuk için sevgi aynı zamanda bir tehlike anlamına gelir.

Bu erken deneyimler, bireyin ilerideki ilişkilerinde “yakınlık = risk” ya da “sevilmek = acı çekmek” gibi bilinçdışı şemalar oluşturabilir. Bu kişiler, sevgiye yaklaşmak isteseler bile, içlerinde bir ses “fazla yakınlaşırsan incinirsin” diye uyarır. Bu nedenle, sevme kapasitesi sadece duygusal olgunlukla değil, erken dönem ilişkilerinin içselleştirilmesiyle doğrudan bağlantılıdır (Kernberg, 1975).

Yakınlıktan Kaçışın Dinamikleri

Yakınlıktan kaçan bireyler genellikle sevgiye ihtiyaç duyarlar ama bu ihtiyacı kabul etmekte zorlanırlar. Çünkü geçmişte sevgi, aynı zamanda hayal kırıklığı, reddedilme ya da kayıpla birlikte yaşanmıştır.

Bu durum, Freud’un (1917) “kaybın yasını tutamama” kavramıyla da ilişkilidir. Kişi, sevgi nesnesine bağlanmanın ardından yaşadığı kaybın acısını tam olarak işleyememişse, yeni bağlar kurmaktan da bilinçdışı olarak kaçınır.

Melanie Klein (1957) bu süreci “iyi nesneye sahip olma ve onu koruma kapasitesi”yle açıklar. Sevme kapasitesi, kişinin iç dünyasında iyi ve kötü nesneleri bütünleştirebilme yeteneğine bağlıdır. Eğer bir kişi, sevdiği insanı hem “iyi” hem “kötü” yanlarıyla kabul edemiyorsa, sevgi ilişkilerinde parçalanma yaşar.

Bir yandan yoğun bağlanma arzusu hisseder, öte yandan aynı kişiye öfke, korku veya kıskançlık da duyar. Bu iç çatışma, yakınlıktan kaçışın temelini oluşturur.

Yakınlığın Tehdit Olarak Algılanması

Psikodinamik açıdan bazı bireyler, yakınlık kurduklarında bilinçdışı düzeyde kontrol kaybı hissederler. Yakınlaşmak, duygusal olarak savunmasız kalmak anlamına gelir.
Bu da geçmişte yaşanmış incinmelerin tekrar edileceği korkusunu tetikler (Horowitz, 1988).

Örneğin, çocukluğunda duygusal olarak ihmal edilmiş bir kişi, yetişkinlikte partnerinin ilgisini yoğun hissettiğinde bile huzursuz olabilir. Çünkü bilinçdışı düzeyde “yakınlık” onun zihninde “terk edilme”yle eşleşmiştir.

Bu kişiler sevildiklerinde bile içsel bir gerginlik hisseder; sanki sevgi her an kaybolacakmış gibi tetikte yaşarlar.

Sevgi ve Savunmalar

Yakınlıktan kaçışın arkasında genellikle çeşitli savunma mekanizmaları yatar. Bunların en yaygın olanları: yansıtma, inkâr ve idealizasyon–devalüasyon döngüsüdür.

Bir kişi, partnerine yakınlaştığında kendi bağımlılık ihtiyacını fark eder ve bu onu rahatsız eder. Bu durumda bağımlılık duygusunu karşı tarafa yansıtır:

“O bana çok bağlandı, ben değil.”

Böylece kişi kendi duygusal kırılganlığını inkâr etmiş olur.

Bazı kişiler ise partnerlerini önce aşırı idealize eder, ardından hayal kırıklığı yaşadığında tamamen değersizleştirir. Yani sevgi, bir “bütünlük” olarak değil, “ya hep iyi ya hep kötü” şeklinde algılanır.

Gerçek yakınlık kurabilmek ise, sevilen kişinin kusurlarıyla birlikte kabul edilmesini gerektirir — bu da duygusal olgunlukla mümkündür.

Sevme Kapasitesi Nasıl Gelişir?

Psikodinamik terapi, kişinin sevme kapasitesini anlamasına ve geliştirmesine yardımcı olabilir. Terapi sürecinde birey, geçmişte sevgiyle ilişkilendirdiği korkuları fark eder, bastırılmış duygularını ifade etmeye başlar.

Özellikle aktarım ilişkisi (Freud, 1912), kişinin terapistle kurduğu duygusal bağ üzerinden bu dinamiklerin yeniden yaşanmasına ve onarılmasına fırsat tanır.

Örneğin, danışan terapistine karşı hem güven hem de öfke hissedebilir. Bu çelişkili duygular, geçmişteki bakım verenine yönelik hislerin bir yansımasıdır. Terapi süreci bu duyguların fark edilmesini ve duygusal olarak işlenmesini sağlar.

Böylece kişi, sevginin tehlikeli bir şey olmadığına dair yeni bir deneyim kazanır. Bu noktada sevme kapasitesi, yalnızca bir duygusal beceri değil, aynı zamanda bir içsel bütünlük haline gelir.

Kendini ve diğerini aynı anda sevebilme, kusurlarıyla kabul edebilme yetisi, sağlıklı bir sevme kapasitesinin temelidir (Kernberg, 1995).

Sonuç: Sevgi, Cesaret İster

Sevmek aslında cesaret ister. Çünkü sevmek, savunmasız olmayı, incinme ihtimalini göze almayı gerektirir. Ancak sevgi aynı zamanda iyileştirici bir güçtür; geçmişin acılarını dönüştürme ve yeniden güven kurma potansiyelini taşır.

Yakınlıktan kaçan bireyler için sevgi bir risk gibi görünse de, aslında tam da bu riskin içinden büyüme mümkündür. Psikodinamik açıdan sevme kapasitesi, insanın kendini sevme, geçmişle barışma ve başkasına güvenme kapasitesidir.

Sevme kapasitesi doğuştan gelmez; yaşam boyunca, ilişkiler içinde öğrenilir ve gelişir.
Bu yüzden her yeni bağ, insanın kendini yeniden tanıma ve sevginin anlamını keşfetme fırsatıdır.

İlayda Çayırgan
İlayda Çayırgan
İlayda Çayırgan, lisans eğitimini Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji bölümünde, yüksek lisansını ise Okan Üniversitesi Klinik Psikoloji programında tamamlamıştır. Psikodinamik yaklaşımla çalışan Çayırgan, yetişkin bireylerle yürüttüğü klinik çalışmalarında özellikle rüyalar ve psikopatolojiler üzerine yoğunlaşmaktadır. Yazılarında ise adli psikoloji, psikopatoloji ve rüya analizi gibi konulara yer vererek psikolojik içeriği derinlikli ancak erişilebilir bir dille sunmayı amaçlamaktadır. Bireyin iç dünyasını anlamaya yönelik içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar