Salı, Ekim 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mezun Oldum da Ne Oldum?

Mezun oldun. Diploma elinde, belki ailenle kutlama yaptın, belki de sessizce odana çekilip “bu kadar mıydı?” diye düşündün. İnsan bazen yıllarca hayalini kurduğu bir ana gelince, beklediği duyguyu bulamıyor. Bir tarafın seviniyor, diğer tarafın boşlukta kalıyor. Çünkü okul bitince hayat başlıyor derlerdi ya hani… Ama kimse anlatmadı: Bu “hayat” dedikleri şey bu kadar belirsiz olacak diye.

Hadi açık konuşalım. Bir diploma aldık diye bir anda yetişkin olunmuyor. Sadece “öğrenci” yazısı siliniyor kimliğimizden. Yerine ne yazılacağı ise belli değil. Ne iş yapacağız, hangi şehirde olacağız, geçimimizi nasıl sağlayacağız? Ya duygusal olarak? Kendimizi nasıl taşıyacağız bu koca dünyada? Bunlar hep cevapsız kalan sorular.

Sonra başlıyor sorgular…
— Mezun oldun mu?
— İş buldun mu?
— KPSS mi, yüksek lisans mı, özel sektör mü?
Sanki herkes senden hazır cevaplar bekliyor. Oysa sen daha kendi içinden “ben ne istiyorum?” sorusuna yanıt verememişsin.

Çünkü mezun olmak, sadece bir okuldan çıkmak değil. Aynı zamanda alıştığın düzenin dağılması. Sabah kalktığında gitmen gereken bir dersin yok. Hocalar yok, ödev yok, sınav yok. Ama bunların yerine ne var, o da belli değil. İçini kemiren o boşluk işte burada başlıyor.

İnsan kendini bir anda boşlukta hissediyor. Kendini işe yaramaz, yetersiz, eksik hissettiğin anlar çoğalıyor. Çevrendeki herkes yolunu bulmuş gibi görünmeye başlıyor. Biri yüksek lisansa başlamış, biri ofis açmış, biri yurtdışına gitmiş. Sen hâlâ evde oturuyorsun belki, ne yapacağını düşünüyorsun.

Ama unutma: Dışarıdan görünenle içeride yaşanan aynı değil. Aslında bu dönem, hepimizin ortak geçiş süreci. Kimse bundan muaf değil. Sadece bazıları iyi saklıyor. Bazıları daha önce yaşamış, bazıları seninle aynı anda yaşıyor. Ama hepimiz bir şekilde yönümüzü bulmaya çalışıyoruz.

Bak, belki şu an kendini yetersiz hissediyorsun. Ama bu yetersizlik değil, yönsüzlük. Ve yönsüzlük, bazen çok değerli bir başlangıç. Çünkü bu dönemde kendini tanımaya başlıyorsun. Gerçekten ne istediğini, neleri istemediğini, nelerden uzak durmak istediğini keşfediyorsun. Bu dönem “bir şey olmak” değil, “kendin olmak” üzerine.

Sana şimdi sorsalar: “Ne olmak istiyorsun?” Belki cevap veremezsin. Ama bir de şöyle sorsalar: “Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsun?” Belki orada bir şeyler canlanır.

İnsan önce içini toparlamalı. Kariyer hedefi koymadan önce, kendine sormalı: Ben neyi seviyorum? Ben neyle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum? Benim hangi taraflarım güçlü, neleri geliştirmeliyim?

Ve en önemlisi: Ben nasıl bir insan olmak istiyorum? Çünkü meslek dediğimiz şey, sadece para kazandığımız yer değil. Aynı zamanda hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz alan. Ve biz o alanda sadece mesleğimizi değil, kendimizi de inşa ediyoruz.

Bak, kimse senden her şeyi çözmüş olmanı beklemiyor. Sen de kendinden bunu bekleme.
Biraz dene, biraz yanıl. Gerekirse bambaşka bir yoldan dön. Bir süre hiçbir şey yapma, sadece izle, dinle, oku. Bunlar da birer adımdır.

Kendine zaman tanı. Hızlı olmak zorunda değilsin. İnsan hayatı bir yarış değil, bir yolculuk.
Ve bu yolculukta herkesin rotası, zamanı ve yürüyüş şekli farklıdır.

Eğer bugünlerde kafan karışıksa… Eğer sabahları uyanınca “ben nereye gidiyorum?” diye soruyorsan… İnan yalnız değilsin. Bu sorular seni büyütüyor, şekillendiriyor, değiştiriyor.

Ve unutma:
Mezuniyet sadece okuldan çıkmak değil. Asıl mezuniyet, kendi yolunu aramaya cesaret ettiğin gün başlar.

M. Said Şengül
M. Said Şengül
M. Said Şengül, psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli alanlarda staj ve gönüllü çalışmalarda bulunarak teorik bilgisini sahada deneyimleme fırsatı buldu. Eğitim sürecinde Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Birimi ve yine Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk-Ergen Psikiyatri gibi birimlerde staj yaptı; bireysel destek süreçlerinde ve grup çalışmaları içinde aktif rol aldı. Bunun yanında, Kızılay Toplum Merkezi gibi gönüllü projelerde yer alarak dezavantajlı gruplarla sahada çalışma deneyimi edindi. Yazılarını, sadece akademik bilginin değil; gerçek hayatın içinden gelen gözlemlerle zenginleştiriyor. Psikolojiyi günlük hayata indirgemeyi, içgörüyü bilgiyle harmanlamayı hedefliyor. İnsanın küçük bir farkındalıkla büyük değişimler yaşayabileceğine inanıyor; bu yüzden yazılarında hem samimi bir hikâye dili hem de harekete geçiren bir enerji barındırmaya özen gösteriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar