Çarşamba, Kasım 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kum ile Duygu Regülasyonu: Temas, Doku ve Beden Sistemi İlişkisi

Sözlerin Bittiği Yerde Başlayan Terapi

Duygularımız, özellikle de travmatik ya da karmaşık olanlar, bazen sözcüklerin sınırlarını aşar. Bu durum hem yetişkinler hem de çocuklar için geçerlidir.
İşte tam da bu noktada, sözel ifadenin ötesine geçebilen güçlü bir danışmanlık yöntemi devreye girer: Kum Tepsisi Terapisi.
Bu yöntem, danışanın minyatür figürler ve kum kullanarak bir tepsi içinde kendi dünyasını yarattığı, derinlemesine ve projektif bir danışmanlık sürecini kapsar.
Amacı, bilinçdışı süreçleri güvenli ve yaratıcı bir alanda somutlaştırmak ve iyileşmeyi harekete geçirmektir.

Terapötik Bir Alan Olarak Kum Tepsisi: Güvenliğin ve Yaratıcılığın Sembolü

Kum Tepsisi Danışmanlığının kalbinde, belirli boyutlarda (genellikle mavi alt yüzeyli) bir kum tepsisi bulunur.
Bu mavi alt yüzey, suyu temsil ederek sembolik anlamı zenginleştirir.
Danışana, bu alanın kendisine ait, yargılanmanın ve yönlendirilmenin olmadığı tamamen güvenli bir alan olduğu hissettirilir.
Bu güvenlik duygusu, danışanın savunmalarını düşürmesine ve içsel dünyasını olduğu gibi, sansürlemeden yansıtabilmesine olanak tanır.
Danışman bu süreçte müdahale etmez; güvenli bir alan yaratan, kabul eden ve saygı duyan bir gözlemci olarak yer alır.

Duyusal Deneyim ve Sinir Sistemi Regülasyonu: Dokunmanın İyileştirici Gücü

Kum tepsisi danışmanlığı sadece görsel değil, aynı zamanda derin bir dokunsal deneyimdir.
Danışanın kumun serin dokusunu hissetmesi, onu yoğurması, düzleştirmesi veya şekillendirmesi, proprioseptif ve dokunsal sistemler yoluyla sinir sistemi üzerinde doğrudan bir etki yaratır.
Bu ritmik ve tekrarlayan fiziksel aktivite, aşırı uyarılmış sempatik sinir sistemini (“savaş-kaç” tepkisi) sakinleştirir ve parasempatik sinir sistemini (“dinlen-sindir” modu) harekete geçirir.
Bu fizyolojik regülasyon, danışanın bedensel gerginliğinin azalmasına, nefesinin derinleşmesine ve duygusal olarak daha düzenlenmiş hissetmesine zemin hazırlar.
Kum tepsisi danışmanlığı, bu yönüyle bir duyu bütünleme müdahalesi işlevi de görebilir.

Sembolik Dil ve İçsel Dünyanın Haritalanması

Kum tepsisi, danışanın bilinçdışının somut bir temsilini yaratması için bir sahne görevi görür.
Danışan, yüzlerce minyatür figür arasından seçimler yaparak ve onları kum içinde düzenleyerek, kelimelere dökemediği içsel çatışmalarını, travmalarını, kaygılarını ve umutlarını dışsallaştırır.
Yaratılan sahne, onun içsel dünyasının canlı bir metaforudur.

Örneğin:

  • Bir figürün kumun altına gizlenmesi bastırılmış bir anıyı,

  • Bir kale inşası korunma ihtiyacını,

  • Bir savaş sahnesi ise içsel bir çatışmayı temsil edebilir.

Terapist, bu sembolik dili yorumlamak yerine onu anlamaya çalışır ve danışanın kendi anlamını oluşturma sürecine eşlik eder.

Bir Metafor Olarak Kum: Duyguları Şekillendirmek ve Bırakmak

Kumla çalışmanın bir diğer güçlü yanı, onun metaforik dilidir.
Kum, şekil alabilen, dönüşebilen, üzerine iz bırakılabilen ama aynı zamanda bir silkelenişle veya bir rüzgarla eski haline dönebilen bir maddedir.
Bu özellikleriyle, duygularımızın ve zihinsel süreçlerimizin doğasını somut bir şekilde deneyimlememize olanak tanır.

Öfke veya hayal kırıklığı gibi yoğun bir duyguyla başa çıkmaya çalıştığımızda, kumu sıkmak, yoğurmak veya şekillendirmek, o duygunun bedendeki enerjisini güvenli bir kanalla dışarı vurmamızı sağlar.
Ardından, avuçlarımızı açıp kumun akıp gitmesine izin vermek, zihnimize “bırakabilme” mesajını verir.
Bu, soyut bir kavram olan “duyguyu serbest bırakma”nın somut, dokunsal bir provasıdır.

Beden-Zihin Sisteminin Bütünleşmesi

Kumla temas, bize beden ve zihnin ayrılmaz bir bütün olduğunu hatırlatan güçlü bir araçtır.
Duygular sadece zihinde değil, bedende de yer eder; omuzlarda bir gerginlik, midede bir yumru olarak tezahür eder.
Kumla kurulan çalışmalar, dikkati doğrudan bu bedensel duyumlara çeker ve onları yumuşatma fırsatı sunar.

Ellerin kumun içinde hareket etmesi, kaslardaki gerginliği azaltır.
Nefes alıp verişler, kumun ritmine uyum sağlamaya başlar.
Beden rahatladıkça, zihnin karmaşası da dağılır.
Bu, bir meditasyon biçimidir; dikkat, somut bir nesne ve onun yarattığı duyumlar üzerinde toplanır.

Çocuk Danışmanlığında Kum Tepsisi: Oyunun İyileştirici Doğallığı

Kum Tepsisi Danışmanlığı, çocuk danışmanlığında özellikle etkilidir çünkü çocuğun doğal iletişim dili olan oyuna dayanır.
Çocuklar, duygularını ve yaşadıklarını sözel olarak ifade etmekte zorlanabilirler; ancak kum ve figürler aracılığıyla iç dünyalarını özgürce sahneleyebilirler.
Bu süreç, çocuğun kontrolü elinde hissetmesini sağlar ve bu da güçlenme duygusunu besler.

Travma yaşamış bir çocuk, travmayı doğrudan anlatmak yerine, onu kum tepsisinde sembolik olarak canlandırarak ona bir mesafeden bakma ve yeniden işleme fırsatı bulur.
Danışman, çocuğun yarattığı bu sembolik dünyayı gözlemleyerek onun duygusal ihtiyaçlarını ve çözülmemiş meselelerini anlama şansı yakalar.

Sonuç: İçsel Kaynaklara Açılan Pencere

Kum Tepsisi Danışmanlığı, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, iyileşme sürecinin merkezine danışanın kendi içsel bilgeliğini ve kaynaklarını yerleştirir.
Bu yöntem, danışana kendi çözümlerini ve cevaplarını keşfetmesi için güvenli ve destekleyici bir zemin sunar.
Danışmanın rolü, bu pencereden içeriye ışık tutmak ve danışanın kendi içsel manzarasında saklı olan gücü ve iyileşme potansiyelini görmesine rehberlik etmektir.

Bu süreçte, iyileşme dışarıdan dayatılan bir müdahale değil, danışanın kendi benliğinden doğal olarak filizlenen bir dönüşüm halini alır.

Sonuç olarak, Kum Tepsisi Danışmanlığı yalnızca bir semptom giderme aracı değil, aynı zamanda kişisel büyüme ve bütünleşme yolculuğuna çıkan danışanlar için güçlü bir rehberdir.
Bu yöntem, her bireyin kendi içinde iyileşmeyi ve dönüşümü sağlayacak derin bir bilgeliğe sahip olduğu inancına dayanır.
Terapist ve kum tepsisi, bu içsel kaynağa ulaşmak için birer köprü görevi görür.

Sözlerin yetersiz kaldığı yerde, dokunuşun, sembolün ve yaratıcılığın evrensel dili devreye girer.
Kum Tepsisi Danışmanlığı bu nedenle, insan ruhunun karmaşıklığına ve dayanıklılığına saygı duyan, derinlemesine insani ve etkili bir yol olarak öne çıkar.
İyileşme, dışarıdan getirilen bir çözüm değil, kişinin kendi iç dünyasında gerçekleştirdiği bir keşif yolculuğudur.

Gizem Yılmaz
Gizem Yılmaz
Gizem Yılmaz, psikoloji lisans eğitimini tamamlamış, yazar ve psikologdur. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Mindfulness Temelli Terapi çerçevesinde anksiyete bozuklukları, kaygı yönetimi, depresif bozukluklar, takıntı bozuklukları, özgüven ve yeterlilik konuları başta olmak üzere bireysel danışmanlık hizmeti vermektedir. Bilimsel merakı ve araştırmaya olan ilgisi, onu psikolojinin derinliklerini keşfetmeye ve en güncel bilgileri okuyucularıyla buluşturmaya yöneltmiştir. Çeşitli dijital platformlarda psikoloji ve psikoterapi ile ilgili yazılar kaleme almıştır. Alanının bilimsel gelişmelerini anlaşılır ve günlük hayattan örneklerle ele alarak bireylerin psikolojik iyi oluş halini destekleme misyonu ile çalışmalarını yürütmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar