Kadın cinsel hayatı, yalnızca fizyolojik işleyiş değil aynı zamanda bilişsel, kültürel ve duygusal süreçlerin birbiriyle etkileşimde olduğu karmaşık bir kavramdır. Bu karışık yapının içerisindeki en rahatsız edici durumlardan birisi vajinismustur. Vajinismus, fizyolojik olarak düşünülürse cinsel birleşmenin yaşanamaması veya vajinal muayenenin sağlanamaması olarak düşünülen bedensel bir refleks olarak görülmektedir ancak vajinismus bu kadar basit şekilde açıklanmamalıdır. Birçok durumun; korku, kaygı, utanma, suçluluk duygusu veya vicdan gibi psikolojik etkenlerin de beraber değerlendirilmesi gerekmektedir.
Vajinismusun oluşması çoğunlukla fizyolojik sebeplerden kaynaklanmamaktadır, kadının cinsellikle alakalı yanlış inanışları, geçmişte yaşamış olduğu olumsuz deneyimleri ve bireyin yaşadığı kültürel kavramları belirleyici bir rol oynamaktadır. Özellikle cinselliğin bir tabu olarak görüldüğü, üzerine yeterince konuşulmadığı veya sağlıklı şekilde öğrenilmediği toplumlarda vajinismusun görülmesi kaçınılmaz olarak düşünülebilir. Vajinismusun psikolojik bileşenlerini anlamak, sadece görülen olumsuz semptomların görülmesinin azalması değil, kadının kendi vücuduyla, hisleriyle ve cinsel yaşamıyla ilgili kurmuş olduğu ilişkinin yeniden yapılandırılmasını da içerir.
Psikodinamik Bakış Açısı
Psikodinamik bakış açısına göre; vajinismus sadece fizyolojik olarak istemsizce kasılan vajina kaslarından ibaret değildir, bilinçdışı çatışmaların bedensel bir ifadesi olarak düşünülür. Psikodinamiğe göre kadının yakınlığa, kadınlık kimliğine ve cinselliğe karşı bastırılmış duygularının bir savunma olarak kendisini göstermesi olarak ortaya çıkabilmektedir. Cinsel birleşmenin veya jinekolojik muayenenin engellenmesi, bilinçdışı düzeyinde kaygı, korku, utanma, suçluluk veya kontrolü kaybetme gibi organizmayı tehdit eden duygulardan korunmanın bir yolu haline gelir. Bu şekilde beden, zihinde çözülemeyen içsel çatışmaları dışa vurmaktadır. Çoğu psikodinamik yorumlamalara göre vajinismusun oluşmasındaki en önemli sebeplerden birisi erken dönemdeki ebeveyn ilişkileridir. Özellikle aşırı şekilde koruyucu, ceza sistemini olumsuz ve aşırı kullanan veya cinselliği ya hiç öğretmeyen ya da tehlikeli ve kötü olarak sunan ebeveynlerin tutumları kadında cinsel yaşama ilişkin suçluluk, vicdan azabı ve kaygı gibi duyguların gelişmesine sebep olabilmektedir.
Anneyle kurulmuş olan ilişki bu noktada çok önemlidir. Birey, annesinin cinsellikle ilgili bastırılmış veya kaygılı tutumları rol model olarak alabilir. Bahsettiğimiz bu şekilde gerçekleşen bir olay kadınlık kimliğiyle ve cinsel yaşamıyla ilgili barışmayı ve benimsemeyi çok zorlaştırmaktadır. Adeta kadın cinselliği kendisini tehdit eden bir durum olarak içselleştirebilmektedir. Bu şekilde bahsettiğimiz durumlar yetişkinlik döneminde vajinismus ile fizyolojik tepki haline gelen bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkabilmektedir. Psikodinamik yaklaşım vajinismusun terapötik sürecinde, duygusal içgörünün geliştirilmesini ve bilinçdışı anlamların fark edilebilmesini hedeflemektedir.
Bilişsel Davranışçı Bakış Açısı
Bilişsel davranışçı bakış açısına göre; Modern ve güncel bilişsel davranışçı yaklaşımlar, sadece davranışın değişikliğine değil, kendilik algısına ve duygusal düzenlemeye de odaklanmaktadır. Farkındalığı temel alan müdahele biçimleri cinsellik hakkında yargısız ve sağlıklı bir farkındalık geliştirmeyi hedefleyerek korku veya kaygıyı azaltabilmektedir. Vajinismus yaşayan bireyin romantik partnerinin de sürece dahil edilebilirse, çiftin iletişiminin güçlendirilmesi ve karşılıklı anlayış zemininin hazırlanmasıyla terapötik başarıda belirleyici bir durum olarak görülebilmektedir. Vajinismus rahatsızlığının bilişsel davranışçı perspektiften irdelenmesi, seansların yapılandırılmış, ölçülebilir ve kısa sürede etkin bir şekilde yürütülmesine olanak sağlayabilmektedir. Bilişsel davranışçı yaklaşımın vajinismus’da başarı oranlarının çok yüksek olduğu yapılan birçok araştırmayla göz önüne serilmektedir (Öztürk, 2017).
Sonuç olarak bilişsel davranışçı yaklaşım vajinismusun sadece fizyolojik bir süreç olmadığını, öğrenilmiş bir korku ve inanç sistemleri şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır (Taştan, 2021). Kadının zihniyle, cinselliğiyle ve bedeni ile yeni ve sağlıklı bir ilişki kurabilmesine temel hazırlayarak semptomatik ve kişisel dönüşüm şeklinde rahatlamasını hedefler. Süreç sağlıklı bir şekilde tamamlandığı taktirde vajinal kasların istemli bir şekilde kontrolünün öğrenilmesi ve kaygının azaltılması sağlanabilmektedir.
Kültürel ve Toplumsal Etkenler
Kültürel ve toplumsal etkenler; Vajinismus rahatsızlığı sadece bireyin kendisinin psikolojik ve fizyolojik süreçlerinden ibaret bir sorun değildir. Toplumsal ve kültürel bileşenlerin biçimlendirebildiği bir sorun olarak da eklemek gerekir. Kadınların cinsel hayatlarıyla ilgili toplumsal normlar, değerler, aile içindeki roller ve bir önceki yazımda bahsettiğim cinsel mitler, cinsel yaşamın algılanış şeklini ve böylelikle vajinismus sorununun ortaya çıkmasını doğrudan bir şekilde etkilemektedir. Cinsellik yaşamanın ‘’günah, ayıp veya tehlikeli’’ bir şey olduğu düşünülen toplumlarda, kadınların cinsellik yaşamayla ilgili deneyimlere karşı yoğun bir şekilde gerçekleşen kaygı, korku ve suçluluk duyguları geliştirebildiği çok yüksek bir şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan bu duygular kadının vücudunda istemsiz kasılmalar gibi bireyi olumsuz etkileyen tepkileri bir savunma olarak ortaya çıkarmaktadır.
Birçok kültür ve toplumda sıkça karşılaştığımız toplumsal cinsiyet rolleri de kadınlardan beklenilen iffet, bekaret ve itaat gibi değerlerin cinselliğin olmazsa olmazı gibi görülen arzuyu olumsuz şekilde bastırabilmektedir. Bu gibi kültürel norm ve cinsel mitlerin yaygın olduğu kültür ve toplumlarda çoğu kadın cinsellikle alakalı sağlıklı ve doğru bilgiye rahatça ulaşamadığı ve bu konularda konuşmak, araştırmak ayıp görüldüğünden cinselliği korku ve utanç üzerinden öğrenerek birçok cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlamaktadır.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Vajinismusun DSM-V tanı kriterlerine değinecek olursak; DSM-5 ile birlikte vajinismus ve disparoni (ağrılı cinsel ilişki) tanıları birleştirilmiş ve yeni bir başlık altında ele alınmıştır (American Psychiatric Association, 2013):
A. En az aşağıdaki belirtilerden birinin en az 6 ay süreyle ve klinik olarak belirgin sıkıntıya yol açacak biçimde ortaya çıkması:
-
Vajinal penetrasyonun sürekli ya da yineleyici biçimde güç olması (örneğin, cinsel ilişki sırasında penis, parmak ya da tampon girişinin zor olması ya da imkânsızlığı).
-
Vajinal penetrasyon girişimi sırasında ya da penetrasyon sırasında belirgin vulvovajinal ya da pelvik ağrı.
-
Vajinal penetrasyon beklentisi, girişimi veya sırasında belirgin korku ya da anksiyete.
Pelvik taban kaslarında belirgin gerginlik ya da kasılma (vajinal penetrasyonu engelleyebilecek düzeyde).
B. Bozukluk, yukarıdaki belirtilerle ilişkili olarak belirgin klinik sıkıntıya neden olur.
C. Cinsel ağrı / penetrasyon bozukluğu, başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örneğin, cinsel isteksizlik bozukluğu), ciddi ilişki sıkıntısı (örneğin, partner şiddeti) ya da başka bir tıbbi durumun (örneğin, enfeksiyon, menopoz, endometriozis) doğrudan sonucu değildir.
D. Cinsel işlevi etkileyebilecek madde kullanımı veya ilaç etkisi ile açıklanamaz.
Sonuç
Vajinismus, yalnızca fizyolojik bir kasılma refleksi olarak değil; psikolojik, bilişsel, kültürel ve toplumsal etkenlerin bir araya geldiği çok boyutlu bir cinsel işlev bozukluğu olarak ele alınmalıdır. Kadının bedenine, cinselliğe ve kadınlık kimliğine yönelik öğrenilmiş kalıplar, bilinçdışı çatışmalar ve toplumsal normlar, bu bozukluğun ortaya çıkışında belirleyici rol oynamaktadır. Psikodinamik bakış açısı, vajinismusu bireyin bastırılmış duygularının bedensel bir ifadesi olarak değerlendirirken; bilişsel-davranışçı yaklaşım, öğrenilmiş korkuların ve yanlış inançların yeniden yapılandırılmasıyla iyileşmenin mümkün olduğunu savunmaktadır. Vajinismusun tedavi sürecinde bireyin yalnızca semptomlarının ortadan kaldırılması değil, aynı zamanda cinselliğe ilişkin bilişsel ve duygusal yapılanmasının da dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Bu bağlamda, bilişsel-davranışçı terapilerin yapılandırılmış ve kısa süreli müdahalelerle yüksek başarı oranlarına ulaştığı; psikodinamik yaklaşımların ise bireyin kendilik algısında ve duygusal farkındalığında kalıcı değişimler sağladığı görülmektedir. Öte yandan, kültürel değerler ve toplumsal cinsiyet rolleri vajinismusun oluşumunda önemli bir etkiye sahiptir.
Cinselliğin tabu olarak görüldüğü, konuşulmayan veya yanlış aktarılan kültürel ortamlarda, kadınların cinsel yaşama yönelik suçluluk, utanç ve korku duyguları geliştirmesi olasıdır. Bu nedenle vajinismusun yalnızca bireysel değil, toplumsal bir mesele olarak ele alınması; eğitim, farkındalık ve cinsel sağlık politikalarının güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Sonuç olarak, vajinismusun anlaşılması ve tedavisinde bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Kadının bedenini, duygularını ve cinselliğini özgürce sahiplenebilmesi, yalnızca klinik iyileşmenin değil, psikolojik ve toplumsal güçlenmenin de göstergesidir. Bu bağlamda, psikoterapötik müdahalelerin yanı sıra toplumsal farkındalık çalışmalarının da desteklenmesi, kadın cinselliğine dair sağlıklı bir anlayışın yerleşmesine katkı sağlayacaktır.
Kaynakça
-
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.
-
Kabakçi, E., & Batur, S. (2003). Who benefits from cognitive behavioral therapy for vaginismus? Journal of Sex & Marital Therapy, 29(4), 277–288.
-
Şafak Öztürk, C., & Arkar, H. (2017). Effect of Cognitive Behavioral Therapy on Sexual Satisfaction, Marital Adjustment, and Levels of Depression and Anxiety Symptoms in Couples with Vaginismus. Turkish Journal of Psychiatry, 28(3).
-
Taştan, K., Yoruk, N., & Işık, M. (2021). A Comparison of the Effectiveness of Hypnotherapy and Cognitive Behavioral Therapy in the Treatment of Primary Vaginismus. Konuralp Medical Journal, 13(3), 536–541.
-
Ter Kuile, M. M., Melles, R. J., Tuijnman‐Raasveld, C. C., de Groot, H. E., & van Lankveld, J. J. (2015). Therapist‐aided exposure for women with lifelong vaginismus: mediators of treatment outcome: a randomized waiting list control trial. The Journal of Sexual Medicine, 12(8), 1807–1819.


