Salı, Kasım 11, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İçimizdeki Yangın: Yas Süreci

Bir birey doğup büyümesinden ölüme kadar birçok insan grubuyla tanışır ve hayatını onlar sayesinde şekillendirir. Aileyle başlayan bu küçük insan kalabalığı daha sonra okul arkadaşlarıyla, dışarıdan edinilen farklı sosyal çevrelerle büyüyerek gelişir. En yalnız insan bile hayatının şekillenmesini diğer insanlarla yaşadığı tecrübelere, şahit olduğu olaylara borçludur. Bir bakış, bir selam, sohbet etmek, birlikte vakit geçirmek, dertleşmek, kavga etmek, rakip görmek… Her insan bir başkasına ya bir şey öğretir ya da kendi bir şey öğrenir. İyi veya kötü herkes birbirinin hayatında yer edinir.

Her insan bir gün hayatına dokunmuş olan bir insanın yok oluşuyla tanışır. Bu kaybı öğrendiği andan kabullenme anına kadar geçen zamana da yas süreci denir. Yas, insan yaşamının kaçınılmaz bir parçasıdır. Her kayıp — bir insanın, bir ilişkinin, bir dönemin — bireyin içinde bir boşluk yaratır. Bu boşlukla başa çıkma süreci ise yalnızca üzüntü değil; inkar, öfke, suçluluk, çaresizlik ve zamanla kabullenmeyi de içinde barındıran derin, duygusal bir yolculuktur. Yas süreci; kaybedilenin kişinin hayatındaki yerini yeniden tanımlamaya çalıştığı zamandır.

Kübler-Ross’un Yas Evreleri

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross, yasın beş evresinden söz eder:
İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.

Bu evreler her bireyde farklı sürelerde ve zamanlarda yaşanabilir. Kimi birey önce öfkeyle başlar, kimi bireyse uzun süre inkar evresinde kalır. Bazı insanlar kendi içine kapanmayı ve herkesten, her şeyden kendini soyutlamayı seçerken; bazı insanlar dimdik durmayı ve hayatına kaldığı yerden devam etmeyi seçer. Bazıları yaşadığını kabullenmemeyi, bazıları bu durumu doğrudan yok saymayı tercih eder. Bazı bireylerse bu evrelerin bazılarını hiç deneyimlemez.

Yas evrensel bir yaşam tecrübesi olsa da yaşanma biçimi bütünüyle kişiseldir.
Yaşanılan kayıp karşısında hissedilen; bağın derinliği, kişilik yapısı, önceki yaşanılanlar ve çevresel destekle şekillenir.

Yasın Anlam Arayışı

Yas süreci yalnızca acı çekmek demek değildir. Aynı zamanda bireyin bir anlam bulma, yaşadığını anlamlandırma sürecidir.
Kaybın ardından zihni meşgul eden başlıca soru ise:

“Şimdi nasıl devam edeceğim?”

Zamanla birey, kayıpla birlikte yaşadığı derin boşluğa rağmen, hayatını yeniden kurmayı, yaşamını devam ettirebilmeyi ve anıların can yakmadan var olmasına izin vermeyi öğrenir. Bu süreçte duyguları bastırmak, yok saymak yerine yaşamaya, hissetmeye, konuşmaya ve paylaşmaya çalışmak kişide iyileştirici ve hafifletici bir etki sağlar.

Toplumsal Söylemler ve Yasın Yanlış Anlaşılması

Sosyal çevrede en sık duyulan “Artık toparlamalısın.” veya “Zaman her şeyi unutturur.” gibi cümleler, kişinin kendini daha kötü hissetmesine ve yaşadığı yas sürecinin içinde daha da kaybolmasına yol açabilir.

Yas, zamana bırakılarak geçiştirilecek bir süreç değildir.
Yaşanarak, hissedilerek dönüştürülebilecek ve üstesinden gelinebilecek bir süreçtir.

Bastırılan duygular ilerleyen zamanlarda depresyon, kaygı veya fiziksel belirtilerle yeniden yüzeye çıkabilir.
Bu sebeple, yas sürecinde olan bir bireye en sağlıklı destek, onun duygularına karışmak değil, yanında sessizce var olabilmektir.

Komplike Yas ve Psikolojik Destek

Bazı bireylerde yas süreci uzun sürebilir ve “komplike yas” denilen ağır bir durum ortaya çıkabilir. Bu durumda psikolojik destek almak, duyguların işlenmesi, yaşamın yeniden anlamlandırılması ve hayatın devam ettiğine dair farkındalık kazandırılması açısından büyük önem taşır.

Psikolojik destek, yalnızca kaybın acısını değil, o ikili ilişkide yaşanamamış duyguları da açığa çıkarır.
Unutulmamalıdır ki yas, bir son değil; bir dönüşüm, hayatın yeniden şekillenmesidir.

Kaybın ardından yaşanan dinmez ateş, zamanla yerini alışılmış bir içsel dengeye bırakır.
Kayıp, hayatımızdan gidenin yokluğunu değil, onunla geçirilen güzel anları hatırlatmalıdır.

Yas tutmak, insan olduğumuzun, sevebildiğimizin kanıtıdır.
Bir insan, bağ kurduğu her şeyle duygusal bir bağ hisseder.
Yas süreci acının değil, insan olduğumuzun derin bir ifadesidir.

“Konuşmayan kederden daha büyük bir keder yoktur.”
Henry Wadsworth Longfellow

Yas Sürecinde Görülebilecek Belirtiler

Duygusal belirtiler: Üzüntü, öfke, özlem, çaresizlik, ağlama krizleri.
Fiziksel belirtiler: İştah değişiklikleri, yorgunluk, halsizlik, mide bulantısı, çok yemek yeme veya hiç yemek yememe, sürekli uyuma isteği veya uyuyamama.
Bilişsel belirtiler: Konsantrasyon güçlüğü, karar vermede zorluk, sürekli dalıp gitme.
Davranışsal belirtiler: Sosyal izolasyon, önceki aktivitelere ilgisizlik, insanlara güvensizlik, çok fazla enerji patlaması.

Zeynep Alkan
Zeynep Alkan
Zeynep Alkan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Psikoloji lisansını Haziran 2025’te tamamlayacaktır. Rehber Klinik bünyesinde, Kocaeli Aile ve Sosyal Hizmetlerde staj yapmış, Genç Psikologlar Meclisinde 10 ay bulunmuş ve çeşitli etkinlikler yapılmasına katkı sağlamıştır. Klinik alanda yüksek lisansını yapmayı hedeflemektedir. Alkan kişisel İnstagram hesabında aktif paylaşımlar yapmaktadır. Klinik Psikoloji, anksiyete ve stres yönetimi, depresyon ve duygu durum bozuklukları, ergen psikolojisi, iletişim sorunları, kişisel gelişim ve motivasyon konuları üzerinde yazı yazmayı amaçlamaktadır. Misyonu herkesin psikolojiyi daha derinden öğrenmesi ve hayatlarına bir ışık yakabilmek ve onlara yardımcı olabilmek olan Alkan içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar